Yaz mevsiminin gelmesi ile "hadi bana eyvallah" diyerek tatile çıkan ünlü tayfası yüzünden bildiğiniz üzere yaz geldi mi televizyonda neredeyse bütün programlar, diziler tatile girer. Reyting karmaşasında da geriye düşmekten tırsan büyük kanallar yabancı filmlere öncelik vermeye başlıyor. Hatta o kadar çok film oluyor ki Oscar adayı filmler bile saat gece 12'den sonrasına kalabiliyor.
Gelin görün ki ben bu televizyonda film izleme olayından bir türlü haz alamıyorum. Eğer gerçekten kaliteli bir film izliyorsanız ve o kanalın rakipleri o saatte tırt kalıyorsa o filmin karşısında izlediğiniz filmin süresi ile reklamların süresi neredeyse eşit oluyor. Tabi bir de filmin ortasında alttan geçen soldan sallanan reklamlar da ayrı bir dert. Diyelim ki evliya sabrına sahipsiniz ve reklamlara tahammül edebiliyorsunuz, bu sefer de seslendirme ve çeviri sorunları ortaya çıkıyor. Sesin de filmin bir parçası olduğuna inandığımdan kelli yıllardır her filmi altyazılı izlemeye gayret ederim, ancak bu altyazıları da bir insan evladı çevirdiği için onlara da çok riayet etmem çünkü birçok saçma çeviri hatası ile karşılaştığımı bilirim.
"Her filmi sinemada izlemek gerek" de diyemiyorum. Hem sinemadaki kitleyi beğenmem genelde hem de ayda 7-8 kere sinemaya gidebilecek bütçeye sahip bir babayiğit de değilim. En güzeli istediğim altyazıyı seçip kafama göre durdurup devam ettirebileceğim bir şekilde odamda bilgisayarda film izlemektir sizlere de tavsiye ederim. İnsanların müzik zevkini, ahlak anlayışını, politik görüşlerini bile bozan televizyonun film keyfinizin de içine etmemesi dileğiyle iyi izlemeler diliyorum.
Archives
-
▼
2009
(174)
-
▼
Ağustos
(62)
- Koltuksuz kaldırım sahası
- Yerle yeksan bir mazlum mekan
- İnternetten menejerlik: Goal United
- Yeşil sahalarda bir küçük mücahit
- Realizmin korkunç yüzü ilkokullarda
- Televizyondan gelecek sağlık beni gerer
- İstanbul için efkar vakti
- Bir başlama vuruşçusu olarak Usain Bolt
- İşsizlik maaşı ve sanat bağlantısı
- Bir organize suç olarak kopya çekmek
- 2016 Olimpiyat adayları logoları
- Nereye kaçtın TTNET?
- Bir kıstas olarak Big Mac
- Globalize et bizi Twitter
- Usain Bolt
- Kolik derken?
- Rus'tan kıstas olmaz
- Yalan dolanmış Depacco dedikleri
- Pastadaki kod
- Bizim buraların ingilizcesi - 3
- Pizza Hut'ın günahını aldım
- Atıp tutmadan yazarlık
- Bizim buraların ingilizcesi - 2
- Yeter ki Empire olsun
- Meğer sıcakmış
- Bursaspor Ankaragücü kardeşliği
- Sim kart dediğin bu muymuş?
- Biraz da böyle çevirelim
- Vladimir - Sergei mektuplaşmaları - 2
- Televizyon adamı böyle yapar
- Bizim buraların Rambosu
- Dar alanda kısa paslaşmalar
- Facebook'taki gizli Konami Code
- Vladimir - Sergei mektuplaşmaları - 1
- 2009-2010 sezonu süper lig formaları
- Hayatı aksatan teyzeler
- Reyting için neler yapılır?
- Bizim buraların ingilizcesi
- Kahrol uçak al sana lazer
- Allah'a emanet
- Renklerin uyandırdığı hissiyatlar
- Sevim koş katil gidiyor
- Adam dediğin ıssız olur
- Kadın programlarının esrarı
- Tebrikler 100 kontör kaybettiniz
- Müşteri Hizmetleri Temsilciniz bana bağlansın
- Sayısal loto vs. iddaa
- Hayalleri gerçek oldu: Semih Saygıner
- Bahadır Akkuzu
- İman gücü ile AIDS'e karşı koymak
- Peki bu neyin süper kupası
- Türkiye'de olur öyle
- Mevsimlik öğrenci
- Peki Youtube da bizi görecek mi
- Amish diyip geçmeyelim
- 3G geldi de bu kadar mı geldi
- Okeyde kaybeden aşkta kazanmasın
- Amish olmuşsun amma...
- Babayı karıştırma
- İçerik mi görsellik mi?
- Ağustos da bana mı ağustos
- TV'de film keyfi
-
▼
Ağustos
(62)
Bu Blogda Ara
Be it a rock or a grain of sand, in water they sink as the same.
TV'de film keyfi
1 Ağustos 2009 CumartesiGönderen Parahuman zaman: 00:47
Etiketler: film, sinema, televizyon
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder