Şöyle böyle #11 (Yılbaşı özel)

29 Aralık 2009 Salı

Hırpani okuldan gelmiş ruh halime rağmen dayanamadım siz biricik okurlarımı yazısız bırakmaya. İşte belki de yılbaşından önceki son şöyle böylelerim. Şimdiden uyarayım biraz yılbaşı özel şöyle böylesi tadında bir yazı olabilir bu. Yılbaşıyla hiç işi olmayanlar okumayabilir yani.

  • Yılbaşı deyince aklıma geldi de şu Aralık ayının en son okul ve iş gününde "seneye görüşürüz ehehe" diyen hiçbir insan ilerde önemli bir yere gelemeyecek olandır. Yapmayın o yüzden.
  • Bir de şu kırmızı don hediye alma durumu ile ilgili de şaka yapılmasın artık. Nereden çıktıysa bu adet birisi de bana açıklasın ayrıca. İlk kimin aklına gelmiş yani bu durum?
  • Benim gözümdeki en cesur kişi yeni yılın ilk saatlerinde Taksim'de yürüyebilecek olandır. Nasıl insanlar doluşacak bu sene de merakla bekliyorum hareketli Taksim gecesi görüntülerini.
  • Türk kanallarının yeni yıl şarkılarını duyduktan sonra Discovery Channel'ın yeni yıl için yaptığı 2 şarkıyı duyunca ülkemizin müzikal gelişimi adına öyle bir endişe kaplıyor ki içimi, bu derdimi nereye haykırsam geçmiyor. Merak edenler için işte şarkı 1 ve şarkı 2. (Şimdi linkleri eklerken bir daha dinleyeyim dedim de çok ince güzelliklerle dolu şarkılar. Özellikle ilk şarkının sonundaki Hawking'in şarkıya katılması. Ayrıca sevgili okur sen de önce yazıyı okumayı bitir sonra dinle e mi canım?)
  • Malumunuz olan tıngır mıngır arabamla ilgili beni efkarlandıran bir nokta var ki evin önündeki otoparkın hunharca eğimli olması. Diyeceksiniz ki ne olmuş yani? Ben de derim ki eğimli otopark otomatik vites arabası olana güzel. Benim canım çıkıyor diğer arabalara dokandırmadan park etmek için.
  • 1 Ocak'ta ki anahaber bültenlerinde "işte yeni yılın ilk bebeği" haberi görmezsem anlayamıyorum yeni yıla girdiğimi. Ayrıca şimdi düşündüm de herhalde moral bozmasın diye "yeni yılın ilk öleni" gibi haberler yapmıyorlar.
  • En büyük korkum bir yılbaşı eğlencesinde okuldan tanıdığım bir hoca ile karşılaşmak. Kabus gibi. Düşünsenize 2 gün önce sınıfta diferansiyel denklemler anlatan adam yılbaşında kafasında süslü takke ağzına düdük karşımda hoplayacak zıplayacak. Ben bir daha nasıl dinleyeyim ki şimdi o dersi? Sırf bu yüzden yıllardır yılbaşlarını (yılbaşılarını?) evde geçiriyorum dersem bana inanır mısınız? İnanmayın. Üşendiğim için evde geçiriyorum.
  • Evde geçirilen yılbaşının da en büyük numarası mandalina, çerez ve dansözdür herhalde. Şimdiki gençler olarak pek dansözün kıymeti bilinmiyor sanki ama 40 yaş üstü beylere dikkatle bakınca (TRT'nin tek kanal olduğu dönemden bir alışkanlık herhalde) evde en ufak bir dikkat dağıtıcak hadise istemezler o dansözler çıktı mı.
  • Bir de yeni bir adet dikkatimi çekti ki yeni yıla girerken evde nar kırıp kesip yemek. Evin bereketini arttırırmış inanışa göre. Bu adetleri kim çıkarıyor bilmiyorum ama keşke nar yerine hindistan cevizi falan deseymiş de gece gece herkes elinde çekiç testere tak tuk girişseymiş hindistan cevizciklerine. Daha aksiyonlu olmaz mıydı böyle?
  • Yılbaşı öncesi bir de her şirketin (en ufak bir bakkalın bile) eşantiyon olaraktan takvim ya da ajanda verme tutkusu vardır. Biz de nasıl bir milletsek daha bunu reddedeni görmedim. "Birgün mutlaka işe yarar" diye alırım bende. Ama inanın sevgili okurlar evde 1999'dan kalma kapağı açılmamış ajanda var. Belki aynı günler bir daha denk gelirse kullanırım diye duruyor herhalde.
  • O kadar uzun yıldır yılbaşında kar yağmıyor ki artık dükkanının camına kardan süs yapan dükkanlara sürrealist gözüyle bakıyorum. Gerçi onun yerine yağmur yapsa daha mı hoş olur diyeceksin. Evet olmaz ben de biliyorum.
  • Eskiden yılbaşında çalışanlara üzülürdüm, artık imreniyorum. Benim haftalardır ızdırap içinde yaşadığım "yılbaşında ne yapsam lan" ikilemine (ikilem de değil hatta çoklam) kapılmıyor onlar. Ayrıca dünyaya da somut bir katkıları oluyor. Benim gibi mandalina yemesinden iyidir herhalde.
  • Yılbaşı günü televizyonda binbir tane eğlence programı şov falan oluyor ya, o şovları çekenler oynayanlar yayınlayanlar falan hiçbiri o günü televizyon karşısında geçirmiyor olması çok büyük bir ikiyüzlülük gibi geliyor bana. Madem o kadar övüyorsunuz şöyle güzel yılbaşı programı yaptık böyle güzel yılbaşı programı yaptık oturun izleyin siz de o zaman evinizde. Ne o laylalarda reynalarda kutlamalar falan?
  • Yılbaşının bana göre en keyifli hadiselerinden birisi de zaman farkı mevzusundan diğer ülkeler nasıl girmiş onu izleyebilmektir bence. Elin Japonu Korelisi Avustralyalısı yapmış şahane havai fişekleri bam güm atıyor falan. Ben de Rusya falan gibi enlemesine uzun ülkeleri düşünürüm. Bir ucu girecek diğer ucu daha sonra mı girecek nasıl olacak? Ortak saat de kullanılmaz öyle büyük bir ülkede. Ya da Türkiye'deki şu saatleri geri alma olayı bu yılbaşına gelse ne güzel olmaz mı? İki kere kutlamış olurduk.
  • 2010 size de çok acayip gelmiyor mu? Misal bana 2000'e girmek kadar enteresan geliyordu. 2000'e girdikten sonra bir iki üç diye sonuna ekleye ekleye gideriz diye tahmin ediyordum. Ama bu aradaki 10 bozacak işi. Bir de şu 2000'den sonra doğmuş çocukların doğumyılını söylemesi olayı enteresan. Ben akranlarıma falan sorduğumda "86lıyım" "87liyim" gibi cevaplar alıp bunu tatmin edici bulurum ama biri gelip de bana "2liyim" derse hiç hoşuma gitmez. Zaten iyice yaşlanmış gibi hissediyorum. Minibüste "amca parayı uzatır mısın" diyen çocuğa "git kendin ver" demişliğim var. Bir kere de takside "abi valla sen 30 yoksun en fazla 28 falan" diyen bir taksici vardı ki ona böyle birşey söylemeye pek yemedi.
  • Yılbaşı olayının beni en enterese eden yanı yılbaşı piyangosudur. Hatta bu sene kendime çıkacağından emin gibiyim. Şöyle bir strateji belirledim ki insanlar gidip bütün çıkmayacak biletleri alacak. Ben de en son gün gidip kalan ve tutacak olan biletleri alıp zengin olacağım. Akşam haberlerinde de sırıta sırıta "ikramiye ile 600.000 binek otomobil alınabiliyor" haberine bakıp "ohooo ben pazarlıkla 700.000 tane alırım o zaman" diyerek sevineceğim.
  • Yurdumda yılbaşı kutlanmasına karşı olan bir grup insan var. Dikkat ettim ki onlar yılbaşında eğlenmemekle kalmayıp iyice bir de somurtuyor. "Madem bugün eğlenmiyorum eğlenmediğim de iyice belli olsun, biraz limon yalayım da iyice ekşitebileyim suratımı, daha bir kaknem olayım" der gibi bir halleri var. En eğlenilen yerlerin yakınında durum kollarını bağlayıp oturduğu yerde somurtabilir bunlar her an, hiç şaşırmam.
  • Şimdiden siz sevgili okurlarımın hepsine iyi seneler derken şimdi aklıma gelen bir fikir doğrultusunda "acaba yeni yıla girilen anlarda oturup blog mu yazsam" diye düşünerek yılbaşı anlarını ne kadar çılgınlarmışcasına ve coşkulu kutlayacağımın ipuçlarını size vermekten kıvanç duyarım. Neşeli seneler sağlıklı yıllar dilerim efem.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin