Realist evlat cüzdan yakar

6 Şubat 2010 Cumartesi

Geçtiğimiz günlerde okulda kolay yoldan para kazanma tandanslı bir konuşmanın ortasında kalıp cin fikirlerimi savurganca etrafa saçarken aklıma yıllar yıllar öncesinden bir olay geldi. Yanlış hatırlamıyorsam hayatımın ikinci 10 yıllık sürecine yeni başladığım dönemde bir tatil ortamında cereyan etmekte bu olay. O dönemler de tatile ailecek gidilen dönemler olduğundan kelli çekirdek ailem ile ne şehrini ne adını hatırlayamadığım bir otelde tatil sürecimizi yaşamaktaydık. Tatil dediğim de gündüz havuz akşam açık büfeden ibaret birşey. Ancak o otelde başka bir aktivite daha vardı, o da atari. Ki takdir edersiniz ki o yaşlardaki bir tıfıl için en güzel aktivitelerden birisidir bu.

Güneşin en tepede olduğu saatlerde aile baskısı yüzünden deniz havuz yalan olunca ilk günden veriydim kendimi bu atarilere. Yanar döner yumruk senin uçan tekme benim şeklinde geçen 2 günden sonra jeton parası dert olmaya başladı haliyle. Ayrıca nasıl bir atari manyağı olmuşsam kahvaltıdan sonra gidip dikilirdim orda, bazen geç açılırdı. Ancak benim bu durumum valide hanıma dert oldu tabi. Tatil tatil bu pixel pixel ortamlardan kurtulamamamı dert edinerekten tatilin 3. sabahında gidip para istediğimde bir anda cin bir fikir ortaya attı. Hem odada zaman geçirmem hem de kafam çalışsın maksadıyla binlerce gazete ekinden bir tanesini alıp "şu bulmacayı baştan sona çöz sana 50 lira" (50 lira diyosam o zamanın 50 lirası, bugünün 2-3 lirasına falan eşit yani) deyiverdi.

Vay efendim sen misin bunu diyen. Bunca yıl para kazanma hırsı nasıl bürümüşse benim gözlerimi elimden kurtulan bulmaca olmadı. Bütün o ekleri toplayıp sağ baştan başladım mıydı rakamlı sayılı çengel kangal demeden bir çırpıda çözüyordum boynu bükük bulmacaları, parayı da alıp atariye jeton maksatlı biriktiriyordum. Yalnız varın siz düşünün nasıl bir para hırslısı ya da realist bir insanmışım ki valide hanımın cüzdan eridi bitti ben bitmedim. Şahlandıkça şahlandım. Şahlandıkça hızlandım. Hızlandıkça çözmediğim ek yazmadığım ezberlemediğim eski Türkçe kelime kalmadı. En sonunda bir gün beklenen oldu ve valide hanım geldi acı haberi verdi. Para kalmadığından kelli bulmaca işim de yalan oldu. Düşününce akşamları sokakta bir masa atıp orda parayla bulmaca çözme işi de saçma geldi. Hah dedim ben de. Hayat böyle bişey işte. Para kazanmanın neşesini alıp realist düşünceler doğrultusunda hırsa bürünüp atari salonunu kapattıracak kadar para kazanmanın planını yapıyorum, ama en olmadık yerden birşey çıkıp baltalıyor bütün bu hayaller sürecini.

Bugünlerde keyifsizim biraz sevgili okur, bu hikayeyi de şunun için anlattım. Hayatta başına saçma sapan şeyler geliyor insanın, sızlanmamak gerek. Ben sızlanmayın halinize şükredin diyecek kadar optimist bir adam da değilim. Ama şunun için sızlanmayın derim; hayat adil değil. Kimse de size öyle olduğunu söylemedi. O yüzden herşeyi planlayıp süper birşey yapmak üzereyken en olmadık yerden birşey çıkıp herşeyin içine ederse sinirlenin dellenin, ona lafım yok, ama kendinizi haksızlığa uğramış gibi hissetmeyin. Çünkü en başından beri kimse size hayatın adil olduğunu söylememişti zaten, değildir de. Tarih boyunca hiç olmadı, bundan sonra da olmaz heralde. Fazla hırslanıp da sonunda mal gibi kalmamanız dileklerimle, görüşmek dileğiyle sevgili okur.

5 yorum:

ocimen dedi ki...

sevgili yazar bir noktada yanlışın var.hayat adildir.herkese 1 gün için 24 saat verir :) diğer dediklerinin hepsine katılıyorum öptüm kib bye görüşürüz.

Parahuman dedi ki...

sayın ocimen, iyi demişin, gel gör ki o hayat değil zamandır... hayat adil olsa ben en az senin kadar ocimen sen de en az benim kadar parahuman olurdun...

Adsız dedi ki...

son paragrafın altına imzamı atarım vesselam.

Asuman Yelen dedi ki...

Şİmdi anlaşıldı senin nasıl böyle allame-i cihan olduğun. Tüm o övündüğün kelime haznenin zenginliğini para hırsına mı borçluyuz şimdi.

Parahuman dedi ki...

en azından bu işe yaramış diyerek kendimi avutmak isterdim sayın Asuman Yelen ancak ben o kadar optimist bir insan da değilim maalesef...

Blog Widget by LinkWithin