Yemekteyiz'de tanıdık bir sima

11 Şubat 2010 Perşembe

Geçen gün gecenin bir vakti yine internette beyhude dolaşıp kendimi eğlendirecek birşeyler ararken gözüm yanımda açık kalmış olan televizyona takıldı. Başlıktan da tahmin edileceği üzere Yemekteyiz programı ile göz göze geldim. Son derece kıl ve uyuz olarak tabir edebileceğim bir herif alışveriş yapmaktaydı yemek yapmak için. Ancak bu herifte bana son derece rahatsız edici birşeyleri çağrıştırma özelliği vardı. Kendini beğenmiş haller, yaptığı saçma sapan esprilere özgüven dolu bir tavır ile tepki beklemek, en dandik işleri yapıp çok zor bir iş yapıyormuş gibi davranmak, bilmediği sorulara bilmiyorum demek yerine saçmalamak, her eleştiriye saçma da olsa bir cevap vermeye çalışmak, kompleks dolu bir otorite takıntısı, kelleşmeye başlamış kafayı enteresan bir saç modeli ile kapatmaya çalışmak, başkalarında beğenmediği şeyleri kendinin yapması, alışveriş esnasında yapamayacağını bildiği herşeyin hazırını almak, sadece zeka geriliğinin göstergesi olabilecek derecede ileri bir sakarlık, beceremediği her durumda çözüm üretebilmek yerine başkalarına sormak, etrafındaki hiçbir şeyi beğenmemek ve yeterli bulmamak, yaptığı işin dandikliğini kendisi de bildiği için yarışmaya katıldığını kimseye haber vermemek, gibi özellikler bana geçmişimden çok tanıdık birşeyleri çağrıştırırken sonunda yarışmanın sunucusu sorduğu soruyla bu gizemi çözdü benim için. Bu izlediğim tip standart bir lise hocasıydı. Ve evet sırf otorite takıntısı yüzünden sınıfındaki öğrencilere bile söyleyememişti. Yurdumdaki bütün lise hocalarının birbirine nasıl bu kadar benzeyebildiğinin merakı ile izlemeye devam ettim ben de.

Sonradan gelen ekleme: Bu yazdığım yazı her ne kadar bütün lise öğretmenleri için genel geçer bir yazı olmasa da üzülerek hatırlarım ki benim lise hocalarımın %90'ı bu kalıba uymaktaydı. Umarım tespit amaçlı yazdığım bu yazıdan kimse alınmaz, hakeza bilindiği üzere kimse mükemmel olmadığı gibi her insan bir takım beğenilmeyen özelliğe sahiptir. Tahmin ederim ki bu yazıyı okuyan lise öğretmenleri de meslektaşlarını göz önüne alırsa hak verecekleri birçok nokta olacaktır. Son olarak da bu yazıyı lise yıllarımdan neşe ile hatırladığım 2 önemli öğretmenim olan Ömer Can ve Mustafa Mutlu'ya ithaf etmek isterim. Olur da birgün denk gelip bu yazıyı okurlarsa tebessüm ile hatırlandıklarını bilmelerini isterim.

2 yorum:

Leylak Dalı dedi ki...

Emekli de olsam bir lise öğretmeni olarak kendimi tenzih ediyor, kısmen de olsa bu yargıya katıldığımı itiraf ediyorum:))

Parahuman dedi ki...

bir lise öğretmeni tarafından bu yazımın doğru anlaşılmasına çok sevindim... yazarken bütün lise öğretmenleri için genel birşey yazmıyor olsam da ne yazık ki düşününce benim lise öğretmenlerimin %90'ının bu tarif ettiğim tipe uyduğunu hatırlıyorum... sizin gibi anlayışlı ve %10'luk dilimden olduğuna emin olduğum ve öğrencilerin tebessümle hatırladığı bir öğretmen tarafından da böyle olumlu bir yorum almak yanlış anlaşılma kaygımı bir nebze de olsa ortadan kaldırdı... teşekkürler...

Blog Widget by LinkWithin