Kaldırımlar ormana, dönmeli yurdumda

2 Ekim 2009 Cuma

Blog yazmaya başladığım ilk haftalarda yaya dediğin yaya yaya yürür başlıklı bir yazı yazıp, yurdum yayalarının kaldırımla olan alakasızlığından dem vurmuştum. Geride kalan haftalarda Platini sağolsun gece 22:05'de başlamış olan maçtan çıkmış saat 1:30 civarında nüfusu Bilecik'i geçen mahlleme (reklama girmesin diye de isim vermiyorum) gelmiş son derece tenha bir ara sokakta yorgun argın evime yürüyordum. Gelin görün ki bir de ne göreyim. Yolun ortasından yürümekteydim. Sokağın durumunu tarif etmek gerekirse o saatlerde saatte yaklaşık 3-4 tane araba geçer, onlar da 30 km.'den daha hızlı gidiyor olamaz. Yani aslında yoldan yürümekte hiçbir sakınca yok. Madem o kadar milleti rezil ettim blogumda, internet ortamlarında ben de çıkıp kaldırımdan yürüyeyim bari dedim. Ancak o da ne. Kaldırımda yürümenin imkanı yok. Neden derseniz işte şundan. Kaldırım 2 tane cılız insanın yanyana anca yürüyebileceği, ket vuramadığım tosun bünyemin de tek başına zor yürüyebileceği bir genişlikte. Ancak tek sorun da bu değil. Kaldırımın içerisine doğru girintide duran çöp kovaları daha da kötüsü ağaçlar bulunmakta. Şimdi okuyunca saçma gelmiştir tahminimce "kaldırımda ağaç ne arasın?" tandanslı bir beyin fırtınası yapmışsınızdır elbet. Ancak adım gibi eminim ki İstanbul gibi komik kentleşen bir yerde yaşayan herkes bunun gibi bir kaldırımdan geçiyodur ve farketmiyordur. Ben demek ki maçta höyküre höyküre bağırdığım için şakralarım açılmış hemen farkettim durumu. İşi daha da zorlaştıran hadise şudur ki ağaçlar kaldırım taşlarından çıkamayacağından kelli o kısımlar toprak ve biraz daha alçak ve o ağaç çıkan yerin etrafı da kare olacak şekilde 4 tane çıkıntı şekilli uzun taşla desteklenmiş. Kısacası o çıkıntıya basıp tökezlersiniz, olmazsa ayağınızın yarısını o çıkıntıya basıp burkarsınız, o da olmadı tamamen alçak kısıma basıp afallarsınız, hiç biri olmazsa alçak kısıma bastıktan sonra çıkıntıyı göremeyip tökezlersiniz. Yani bir kaldırımda olması gereken en saçma ve gereksiz bir off-road deneyimi yaşarsınız. Bana monitörlerinizin başından "insan görür o çıkıntıyı girintiyi be adam" dediğinizi duyar gibiyim. Ancak takdir edersiniz ki bu ağaç dediğimiz şeyin yaprakları da oluyor üstünde ve kendini aydınlatmakta zorlanan belediyenin diktiği ışık direkleri bu yaprakları geçemiyor. Ağacı sevelim koruyalım ona sözüm yok ancak ağaç denen biyoloji harikası ülkenin akciğerleri de kaldırımda olmaz. Devamında benim ne yaptığımı da merak ettiğinizi tahmin ediyorum, en azından ümit ediyorum. Söyliyeyim sevgili okur. Ben de kaldırımdan inip yaya yaya yolun ortasından yürüdüm. Talihliyim ki 1 tane de araba geçmedi. Ben de yaymamdan birşey kaybetmeden evime kadar yürüyebildim.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin