Öğrenim hayatımın son 1 senesine başladığım bu hafta benim için bitmiş sayılır artık. Yarın öğleden sonra gireceğim araştırma ve raporlama teknikleri dersinin nasıl olacağını şimdiden adım gibi bildiğim için bu yazıyı yazmak için yarını beklemedim. Bu haftayı da özetleme arzusuyla yanıp tutuştum nedense birden, beni bir tek sen anlarsın okur diyerek yöneldim bloga. İlk olarak benimki gibi dandik bir okulda okuyorsanız Kanada'da metalurji ve malzeme mühendisliği bölümü bitirmiş ve akademik başka hiçbir vasfı olmayan bir insan gelip burada çok rahat mesleki ingilizce ve araştırma ve raporlama teknikleri dersi verebiliyor. Bilse de veriyor bilmese de veriyor. Hatta bu insan 3. sınıf bilgisayar mühendisliği öğrencilerine "hepiniz mouse kullanıyorsunuz değil mi?" diye sorup yaklaşık 45 saniye kadar cevap bile bekleyebiliyor. Neredeyse her sabah 9'da okulda olduğum bu koskoca haftada hiç mi hayırlı birşey olmadı derseniz oldu tabi. O da göreceli bir hayırlılık durumu. Türkiye teknoloji açısından gariban bir ülke olduğu için ve ülkede donanıma yönelik neredeyse hiçbir şey yapılmadığı için gelecekte hiçbir işimize yaramayacak olan bilgisayar mimarisi diye bir derste RAM'in çalışma olaylarını faln öğrenmiş bulunuyorum. Ayrıca tabi bir de haftaya damgasını vuran her tarafından sucuklar sarkan yaratıklar olayı var. Bugün ise uyku problemim sebebiyle sabaha karşı 5 sularında zar zor uykuya dalıp sabah 8'de uyanıp okula gittiğimde öğrendim ki o dersi verecek hoca konferanslara gitmiş. Bunu da dün gece duyurmuş. Kime duyurmuş? Bölümdeki asistanlardan birisine. Haliyle birçok öğrenci gibi haberim olmadan perşembe sabahı boşu boşuna 8'de uyanmış bir kimse olarak okula gittim. Ev ahalisi de beni 30 dakka sonra evde görüp "bu çocuk derse girmedi galiba" demesinler diye okulda 3 saat muhabbet edip eve döndüm. Kısacası ilk haftamdan yıldım. Uğraşmam gereken 2 projeyi kara kara düşünmekteyim an itibari ile. Motivasyon teknikleri öğretin bana sevgili okur demekten başka birşey gelmiyor şimdi elimden.
Archives
-
▼
2009
(174)
-
▼
Ekim
(28)
- Hırsızın salağı kendini mağdur edermiş
- Bir pazarlama taktiği olarak gece üretimi
- Müslümanlara domuz gribi tuzağı
- Bayram değil seyran değil ilk aşkım beni neden ekledi
- Devlerin ligi böyle mi olur
- Fotojenik aileler
- Folklorik fobik
- Domuz gribi bana teğet geçer
- Kafa attıran tost
- İnci Baba taksitle adam dövendir
- Bir hafta nasıl geçer
- Her tarafından sucuklar sarkan yaratıklar
- Facebook ve hayatıma kattığı yersiz resmiyet
- Teker teker gelin dersler
- Sayın Amerika bilim yapma, kalbini kırarız
- Bunları bilir miydiniz? #2
- Açılın ben bilgisayar mühendisiyim
- Bunları bilir miydiniz? #1
- Pirenses'in "i"si beni gerdi
- Ders kayıt işleri kabusum olur
- Giden mücahitin ardından
- Otoyollarda bir potansiyel kriminal
- Sambalı olimpiyat
- Sanal tarıma mahkeme baltası
- Besili yaşam koçu
- İcat yata yata büyür
- Kahrol medya al sana Marduk
- Kaldırımlar ormana, dönmeli yurdumda
-
▼
Ekim
(28)
Bu Blogda Ara
Be it a rock or a grain of sand, in water they sink as the same.
Bir hafta nasıl geçer
15 Ekim 2009 PerşembeGönderen Parahuman zaman: 14:08
Etiketler: eğitim, hafta, istanbul ticaret üniversitesi, okul
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder