Şöyle Böyle #5

1 Aralık 2009 Salı

Evet sevgili okurlar böyle şöyle böyle temalı yazı ile daha karşınızdayım. Son derece dolu bir gündem ile çok enteresan şeyler yazmak üzereyim sanırım hissediyorum.

  • Nedense yurdumda bütün ana haber bültenleri "bugün günden çok dolu" diyerek başlayıp sonunda şarkı söyleyen köpek ya da sakarlık yapan bebek haberleri ile bitiyor. Nası dolu gündem lan bu?
  • İsviçre'deki minare yasağı olayına Tayyip'in tepki göstermesi çok enteresan geldi bana. Çıkıp "minareler süngümüz" diye şiir okuduktan sonra o minareler yasaklanınca da çıkıp "vay bizim süngümüzü yasakladılar olur mu böyle tahammülsüzlük" diye çıkıp nasıl konuşabiliyor. Demek isterdim ama blogda siyasete bulaşmıycam dediğim için demiyorum.
  • Minareler de son derece ilginç bir durum. Depremde fırtınada milletin kafasına yıkılır. Artık minare tepesine çıkıp ezan okuyan müezzin de kalmadı ki. Bazı köylerde telefon çekmeyince insanlar çıkıp telefonla konuşuyor minarelere başka bir işe yaradığını sanmıyorum.
  • Fenerbahçe'li futbolcu Kazım Kazım trafik kazası geçirip el bileğini kırdı malum. Ben tam üzüldüm adama "yazık lan antremana giderken taklaya gelmiş" diyordum ki birkaç saat önce bir gece klübünden çıkarkenki görüntüleri çıktı ortaya. İçimden türlü sitemler geçirdikten sonra da düşündüm. Lig maçı haftasonu, haftaiçi de kupa ve avrupa kupası maçları, ligler tatil olunca da bu adam milli takım formasıyla kamplarda maçlarda. Peki ne ara eğlenicek bu adam? Ha "gitsin mi gece klubüne bu adam" diye bana sorsalar "gitmesin otursun antreman yapsın" derim ama bir yandan da düşünürüm bu adamın eğlenmeye hakkı yok mu diye.
  • Bu günlerde İstanbul nasıl bir yer diye soran olursa "3 şeritli E5 yolunda dolu kamyonların orta şeritten boş kamyonların sol şeritten gittiği bir yerdir" derim.
  • Şimdi nerden aklıma geldi bilmiyorum ancak yurdum insanı aynalı güneş gözlüklerini sahilde uzanan turist hanım ablalara bakarken nereye baktıkları belli olmasın diye icat edildiğini zannediyor.
  • Staj defteri yazmak bir mühendisin hayatının en alçak noktalarından birisidir. Oturup ne yaptığını yazmak gerekiyor. Okul sanıyor ki öğrenci gitti de anakartlar mikroişlemciler tasarladı stajda, oysaki staj denen şey bir masada sessizce oturup göze batmadıkça birkaç ayak işi yapmaktan ibarettir. Ha ama sonra bunu staj defterine yazınca da sorun oluyor.
  • Bilmem dikkat ettiniz mi ama bu ülkede büyük gazeteleri internet sitesi olduğu sürece porno sitelere ihtiyaç olacağını sanmıyorum. Her yerden çıplak abla resmi çıkıyor. Bir ara şüphe ettiydim "algıda seçicililk mi acaba" diye ama hakikaten sitenin %80'e yakını bu tarz içerikle dolu.
  • Sanırım dünyadaki en büyük ızdırap ana haber bülteninde "şimdi de haberimizi izliyoruz" dedikten sonra görüntü girmeyince o spikerin yaşadığı gerilimdir. "Allah canımı alsın da böyle boş boş kameraya bakıp beklemeyeyim" diye içinden geçirdiklerini tahmin ediyorum. İnsan bu çileden erip diyar diyar gezse yadırgamam.
  • Hangi hocaya gidip domuz gribimle ilgili raporu vermeye çalışsam sanki kaçarcasına bir tutum sergilediler. Ben de madem öyle ne isteğim arzum varsa söyledim hepsi de biran evel kaçmak adına ne sorduysam "hayhay" diyerek uzaklaştılar. Bu esnada Nasreddin Hoca'ya bir gönderme yaparak "Ye virüsüm ye" demek istiyorum. Dedim bile.
  • Geçtiğimiz günlerde İstanbul Valisi "metrobüse yeni bir sistem getirerek yolcunun gittiği mesafeye göre bir ücretlendirme yapmayı planlıyoruz" demişti. Eğer Türk Milleti'nin bir şekilde punduna getiremeyeceği böyle bir sistemi sorunsuz bir şekilde bu sistemi kurabilen kişi gidip Microsoft'a falan müdür olsun.
  • Dikkat ettim de bazı kızlar tuvalete yanlız gidemiyor. Aralarında nasıl bir görünmeyen iletişim var bilemiyorum ama bu tip bir kız topluca oturulan bir ortamda ayağa kalkıp "ben bir tuvalete (aslında genelde lavaboya derler) gidiyim" dediği anda anlaşılmış gibi bir kız daha anında kalkıp "ben de geliyim" diyor. Hiç aksamıyor bu sistem. Mesela 2 kız daha aynı anda kalksa "ben de geliyim" diye bu sistem tüm dünyada çökecekmiş gibi geliyor bana.
  • Toplu taşıma araçlarında uyurken bile benim gibi müzik dinleyerdenseniz pilin bitme anının ne kadar kötü bir durum olduğunu biliyorsunuzdur. Böyle cool vokalli bir eski şarkı çalarken insan ister istemez bir tribe giriyor herhalde. O dııt sesi gelip pil bitip müzik kesilince o yalandan havalı haliyle kalıyor insan. Adeta 100.000 kişiye konser veren insan ruh halinden okulun son haftasında sınıfı eğlendirmek için zorla şarkı söylemek için tahtaya kaldırılmış ilkokul öğrencisi ruh haline geçiyor insan bir anda.
  • Dizilerle ilgili yazdığım şöyle böyle yazısından sonra etraftaki değerli okuyucularım tarafından bir konuda daha uyarıldım ve yine aldı beni bir endişe. Ben dediydim ki bu dizilerde eski isimlerdeki Behlül'ü Bihter'i kullanmışsınız ama kot pantolonlu converse'li olmaz bu isimler demişim. Daha da korkuncu yeni doğacak bir nesile bu isimlerin verilecek olmasıdır. Düşünsenize karşıdan 1.20 boyunda 8 yaşında bir Behlül geliyor. Eski Keloğlan filmindeki cücenin ali kıran başkesenlik yapan hali gibi bişey geliyor gözümün önüne.
  • Bilmem farkettiniz mi ama Facebook yine Facebook'luktan çıktı. En son video paylaşım coşkusundaki dandik ya da herkesin bildiği videoları paylaşanlar doğal seleksiyon ile dışlanınca şimdi aynı grup oyunlara verdi kendisini sanki. Şimdi de Facebook'un sağı solu koyun ya da mafya doldu. Beklerim ki Facebook yine bir atılım yapsın yakın zamanda değiştirsin bu durumu.
  • Geçtiğimiz gün hayatımın en saçma ve en kafa karıştırıcı argümanını söyledim kazara. Diyelim ki Osman diye bir insan var. Bu insan öldü ve cennete gitti. Bu adam da elmayı çok seven bir insandı. Bu adam orda gönül rahatlığı ile elma yiyebilir mi? Hayır. Neden? Çünkü en son cenette elma yiyen Adem ve Havva kovulmadı mı? Kovuldu. (Ne güzel oluyormuş böyle kendi kendime soru sorarak yazmak) Peki bu elma sever Osman "ben neyliyim elma yiyemeyeceğim cenneti" derse haksız mıdır? Haklıdır. Bu konuda müftülükten bir açıklama bekliyorum sanırım. Herhangi bir müftülük olabilir.
  • Burdan bir kampanya başlatmak istiyorum. Eskiden lise ortaokul falan bitince toplaşılıp ceket yakılırdı. Sonra etiler civarında gece klüpleri tarafından araklandı gerçi bu fikir. Kampanyam da şudur ki üniversite bitince de bütün mühendislik öğrencileri toplanıp uzun saçlarını kestirip onları yaksın. Güzel görünmüyo la. Hele bir de o uzatma süreci yok mu. Ispanak gibi oluyor saçlar hani ne uzun ne kısa. Yazarken bile tiskindim. Şunu da itiraf etmeden geçemiycem ki mühendisliğim belli olsun diye benim de saçlarım hayli uzun. Ama yalandan mühendismişim ki 5 yıldır uzamak bilmedi saçlar. Vitaminim proteinim eksik kalıyo diyecek olsam bir oturuşta çeyrek öküz yiyen bir adamım. Vitaminin proteinin kralı bende ama neylediysem uzamadı bu saçlar.
  • Üstüne para verseler menemen (yoksa melemen?) yemem. Yiyemem. Denedim tadını da sevmedim. Görüntüsünden bahsetmiyorum bile.
  • Ne zaman fotokopi sırasında beklerken önümdeki kimse bozuk para için elini 2 ayrı cebine atarsa ondan öldüresiye nefret ederim. Aklı başında insan bozuk paralarını telefonunu falan hep aynı ceplere koyar. Aradığını elini attığında bulur. "Acaba şu cepte var mı bozuk para" diye boş ümitlere de kapılmaz. Realist dünyanın insanlarıyız taşadığı herşeyi hep aynı ceplere koyan insanlar olarak. Böyle dayanışma topluluğu bile kurup eğitici seminerler vermeyi düşünürüm.
  • Amerikan filmlerindeki o pancake'e o kadar öldüresiye özeniyorum ki bir gün bunun için Amerika'ya gidebilirim. Misal yılbaşı piyango biletime büyük ikramiye çıkarsa.
  • Hayatımda ne zaman bir tarafıma kuş pislese gittim Piyango bileti aldım. 1 kere amorti bile çıkmadı sevgili okur. Anlayın sevgili yazarınızın ne kadar bahtsız olduğunu. Düşün bir de kuş pislemeden gidip bilet alsam evime barkıma haciz gelecekti herhalde.
  • İnsanın bütün tanıdıklarının, akranlarının askere gitmesi çok büyük bir gerilim. Sıra size de geliyor ve bunu hissediyorsunuz. Bir gün sizi de bir otobüs garında 10-15 yağız delikanlı havalara atıcak ve acemilik yapacağınız yere doğru gidecek olan o otobüse bindirecek.
  • Kalsiyum sandoz ile ucuz portakallı gazlı içecekler (fanta çakması olanlar) arasındaki farkı bilen varsa hemen şimdi çıkıp yüzüme vursun ya da sonsuza kadar sussun.
  • Gözleme yapan yerlerdeki gözlemeci ablaların neden vitrin gibi camın hemen arkasına oturtulup çalıştırıldığını hiç anlamadım. "Bakın biz ne kadar otantikiz" gibi birşey mi söylemeye çalışıyor acaba dükkan sahipleri bize.
  • Staj defteri yetiştirmek ile panik halinde geçireceğim 2 günlük sürecin başlangıcından sizi burdan selamlarken yazılarıma son veriyorum sevgili okur. Sağlıklı yaşayın, şansınız yaver gitsin, güzel şarkılar dinleyin. Görüşmek dileğiyle.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

eğlenceli bir yazı olmuş..
daha çok bu lombakımsı enstantaneleri yazılı olarak aktarma çabası var, başarılıda .. :) bir çok konuda katılıyorum, osman a uzun ömür diliyorum..
okur sabo selam eder diğer yazılarınıda okuyacağım yazar! ^^

Blog Widget by LinkWithin