Geçen gün okulda 3 bilgisayar mühendisi adayı 2 de endüstri mühendisi adayı oturmuş "hangi hayırsız yöntemlere başvursak da çabalamadan, konforumuzdan ödün vermeden zengin olsak" tandanslı bir konuşma sürdürürken konu Türk hırsızların kullandıkları çarpıcı yöntemlere geldi. Telefonla bir evi arayıp "50 milyara süper yazlık satıyoruz haftasonu gelin ücretsiz otobüsle gezdirip geliyoruz" dedikten sonra adresi alınan evlerin soyulması gibi hadiselerden sonra benim de aklıma yıllar yıllar evvel okuduğum, bazı skeç programlarında kullanıldığına emin olduğum şu hikaye geldi.
not: Hikayede adı geçen kişiler falan hepsi benim uydurmamdır.
2 bireyli Tomruk ailesi evinde oturmuş akşam vakti tatlı tatlı televizyon seyretmektedir. Nispeten ilerlemiş saat doğrultusunda ev ahalisinin uykusunun gelmesinin yanı sıra ortamın karanlığından faydalanan sinsi hırsızımız yavaşça çatıya çıkar ve antenin kablosunu bir makas marifetiyle kesiyor. Ev ahalisi de haliyle "televizyon da bozuldu bari uyuyalım" diyip vuruyor kafalarını yastığa. Ertesi günün sabahında sinsiler sinsisi hırsızımız evin karşısında bir yerde beklemeye başlıyor. Evin beyi işe gittikten birkaç saat sonra kendisine verdiği televizyon işçisi süsü ile çalıyor kapıyı. Haliyle kapıyı evin hanımı açıyor. Hırsızımız "yenge, abi bizi iş yerinden aradı gönderdi burada arızalı televizyon varmış sanırım onu alıp tamire götürecez biz" diyor. Kadın da adamdaki bu bilgi fazlalığından kafası karışıp veriyor televizyonu. Hırsızlığın esas neşeli kısmı ise bundan sonra başlıyor. Aynı haftasonu 2 kişilik Tomruk ailesi balkonda kahvaltı ederken hanım bir de ne görsün. Televizyonu alıp giden hırsız aynı kostümle sokakta yürüyor. "Bey bey bizim televizyonu alıp giden adam işte bu" deyince evin beyi olan Mülayim Tomruk durduğu yerde duramayıp pijaması ile koşuyor sokağa başlıyor bu adamı kovalamaya. Sonrasında ise yine çalan bir kapı, yine kapıyı açan Nevriye Tomruk, ancak bu sefer karşısında nispeten düzgün giyimli bir adam. "Yenge, abi hırsızı yakaladı şimdi karakolda. Ama tutanak için kimliği gerekmiş, cüzdanı da pantolonun cebindeymiş galiba." diyince eviminizin hanımı yine o panikle cüzdanı da veriyor bu yaratıcı hırsızlara. Böylelikle yaratıcı hırsızlarımız kendi yöntemleriyle bir televizyon bir de içi dolu cüzdan indirmiş oluyorlar.
Şunu da söylemeden geçemeyeceğim olur da yarın öbürgün biri bu yöntemle bir evi soyup sonra da hakime "bana bu yöntemi şu sitenin yazarı söyledi yoksa benim aklımda yoktu hırsızlık" falan derse ilk girdiğim hapishaneden onun hapishanesine kadar güzelce bir tünel kazarım. Üşenmeden gidip orda bir güzel ağzına gözüne ver ederim silleyi tokadı. Sonra da kendi cezaevime döner cezamı çekerim. Hukuka olan saygım da var yani. Ama canım sıkıldıkça da tünelden gelir gider döverim o denyoyu onu da tekrar hatırlatayım.
Archives
-
▼
2009
(174)
-
▼
Aralık
(23)
- Neşeli yıllar
- Şöyle böyle #12
- Şöyle böyle #11 (Yılbaşı özel)
- Örnek yolcu
- Şöyle böyle #10
- Neşeli hayat ne kadar neşeli
- Günümüz çocukları ne yapar
- 2009'un enleri
- Giden konforun ardından #2
- Tchau Roberto Carlos
- Yakın çizgi tarihim
- Şöyle böyle #9
- Firavun ve ibret
- Kreatif hırsızlık
- Türkler ne arar #2
- Türk işi hamburger
- Şöyle Böyle #8
- Şöyle Böyle #7
- Şöyle Böyle #6 (Toplu taşıma özel)
- O ceza olmazsa bu ceza olur
- Staj işlemleri ve bürokratik kabus 2
- Telekomünikasyon can alır
- Şöyle Böyle #5
-
▼
Aralık
(23)
Bu Blogda Ara
Be it a rock or a grain of sand, in water they sink as the same.
Kreatif hırsızlık
20 Aralık 2009 PazarGönderen Parahuman zaman: 01:06
Etiketler: hırsızlık, yurdum insanı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder