Zerre hazzetmediğim bir programın yeni sezonunun başlangıcını gördüm dün gece. Beni sevindiren nokta ise programın gece 1:30 gibi kimsenin ciddiye almayacağı bir saatte başlamasıydı. Başlıktan da tahmin edilebileceği gibi program Genç Bakış isimli üniversite anfilerinde yapılan teorik olarak güzel uygulama olarak rezalet bir program. Yine bir klişe ile yani program sunucusu Abbas Güçlü'nün "programa ilgi gösterilmiyor, gecenin bir körü saatte başlıyor program" tandanslı ağlamasıyla başladı program. Konu da öğretmen atamaları, neden öğretmenler atanamıyor, atananlar mutlu gibi ilgi çekici bir konuydu.
Burda da belirtmekte fayda gördüğüm bir nokta var. İlkokul öğretmenimi pek hatırlamıyorum. Ortaokulda (benim zamanımda ortaokul diye birşey vardı) hocaların neredeyse hepsi hayırsız, çıkarcı, kompleksli, sığ ve cahil insanlardı. Lise zamanında da bir anadolu lisesine gittim oradaki hocalardan aklımda kalan sevdiğim diyebileceğim kısım %20 gibi bir kısımdı. %20'lik diğer kısım iyi niyetli ancak yetersiz insanlardı. Kalan %60 ise yine çıkarcı, kompleksli, karşısındakine genellikle saygı duymayan, kendini geliştirmeyi seneler önce bırakmış ve kaprisli insanlardı.
Dünki programda da bunu Türkiye çapında gördüm. Sahnede milletvekilleri zamanında çıkmış yasaları ve rakamları bildirirken bile orada bulunan 200 civarındaki yurdum öğretmeni, tek başına birşeye karar veremeyeceklerini gösterirmişcesine kendilerine zıt gördükleri tarafların insanı konuşurken büyükbaşlar gibi bağırmaya höykürmeye başlıyor. Abbas Güçlü'nün de programı yönetmedeki niteliksizliği eklenince saat 4:30'a kadar "aman sayın hocalar yaman sayın hocalar yapmayın etmeyin" demesini izlemiş oldum. Burda vurguladığım da konunun içeriğiyle ilgili birşey değil öğretmen diye adam sanıp oraya çıkarılanlarının birçoğunun sosyal bir çerçevede büyükbaşlardan farklı davranamaması. Yurduma has güzel bir özellik de şudur ki aynı programda çok daha fazla öğrenci ile yapıldığında böyle saçmalıklar yaşanmıyor. Tırt eğitimcilerle nispeten daha akıllı nesiller yetiştirebilmek sadece bizim ülkemize özel bir durum olsa gerek.
Not: gelecek tepkileri öngördüm şimdiden yazmakta fayda görüyorum ki bu anlattığım durum "birkaç kendini bilmez'in eseri" değil. Ortamdaki eğitimcilerin en az %60'ının tutumu buydu.
Archives
-
▼
2009
(174)
-
▼
Eylül
(38)
- Yalandan ansiklopedi
- Radyom da internet alemlerinden gelsin
- Gaspa örf süsü vermek
- Türkler ne arar
- Geniş Aile
- Pardon
- Giden konforun ardından
- Alyen gelir hoşgelir
- Bir lise hocasından inciler
- Evrimin sansürsüzü baş ağrıtır
- Genç bakışlar tedirgin
- Nihayet oldu
- Gel biraz da bana sansür
- Gelecekten gelen parkinson
- Açıklamalı dalya
- Bayram klişeleri
- Hedeften şaşmak
- Messi vs. Ronaldo
- Haydi çocuklar okula
- Bir cinayetin ardından
- Tek tabanca gelmesin maça
- Mitolojik olmuşsun ama...
- Meğersem beygirlerdeymiş talihim
- Vladimir - Sergei mektuplaşmaları - 3
- Ağva'da haftasonu
- Kırımlı mı Kongolu mu kanamalı ateşlisi
- Talihim beygirlerde mi yoksa
- Koşan çılgın hümanist
- Sektörüm kan ağlıyor
- Birşeyler mi yapsak
- Ağlamaklı şeker reklamları
- Ruh haline göre müzik seç
- Helal internet
- Modern tıbbı küstüren genç
- Türk insanı kalıp sever
- Samurai Champloo
- Staj işlemleri ve bürokratik kabus
- Dünya barış günü
-
▼
Eylül
(38)
Bu Blogda Ara
Be it a rock or a grain of sand, in water they sink as the same.
Genç bakışlar tedirgin
24 Eylül 2009 PerşembeGönderen Parahuman zaman: 17:31
Etiketler: Abbas Güçlü, eğitim, Genç Bakış, okul, tartışma, televizyon, Türkiye, yurdum insanı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder