Bir cinayetin ardından

18 Eylül 2009 Cuma

Blog yazmaya başladığımdan beri haberlerde izlediğim hep yazmakla yazmamak arasında kaldığım bir hadise vardı. Nihayet baş zanlının yakalanması ile bunca zamandır gördüğüm, izlediğim kadarıyla yazayım dedim. Yazarken de çok detaya girip yorum yapmaktan kaçınmakta da fayda var hakeza bitmemiş bir dava hakkında atıp tutmak da yasaktı yanılmıyorsam. Konuyu da tahmin etmişsinizdir diye tahmin ediyorum, Münevver Karabulut cinayetinden bahsediyorum.

İlk olarak anlamadığım şey basının ve insanların bu cinayetin üzerine neden bu kadar çok düştüğüdür. Sanırım bunun ilk nedeni maktülün kafasının kesilmiş olması, ki bu da cinayeti hukuki tabiriyle canavarca işlenen cinayet ya da hunharca hislerle ve kasten işlenmiş bir cinayet olmasıdır. Ayrıca maktülün ailesinin de son derece faal olması, yürüyüşler düzenlemesi ve televizyonlara çıkması ile kamuoyu dikkatini canlı tutmasıyla her gün haberlerde bu cinayetle ilgili birkaç cümle edildi. Zanlı ve maktülün çevresinin ekonomik dengesizliği de olaya bakan insanların taraf olma duygularını canlandırdı. Bu arada hunharca hislerle ve kasten birini öldürmek suçunun cezası normalde müebbed hapistir ancak zanlının 18 yaşında olmaması hafifletici bir sebep.

Zanlının firar sürecinde yaşananlar da ülkemde bu işlerin ne kadar ciddiyetsizce ilerlediğini de görmemi sağladı. Adli tıp esnasında örneklerin karışması, başka bir maktülün üzerindeki bir sperm örneğinin karışması vesaire ile olay bir süre daha gündemde kalmayı başardı. Devlet büyüklerinin olaya karışıp söz vermeleri de beni şaşırttı hakeza koskoca memlekette düşünülecek konu kalmamış gibi valiler bakanlar çıkıp bir cinayetten bahsediyorlardı. Ayrıca emniyetten gelen devamlı farklı açıklamalar da kafamı karıştırdı. İlk dönemlerde Rusya'da dediler, sonra Türkiye'de bir yere kaçtı herhalde dendi, daha sonra da belki de Ermenistan'dadır lafı dolaşmaya başladı. Bu esnada maktülün babası da kısmen ilginçleşmeye ve izleyenleri şüphelendirecek hareketler yapmaya başladı. Kan parası diye tabir ettiği bir 3.5 milyon dolar talep edip zanlının ailesinin holdinginin önünde yaptığı eylemde en son ellerini yukarı açıp İsa peygamber tekrar gelecek gibi birşeyler söylüyordu. En son kim olduğunu hatırlayamadığım devlet erkanından biri çember daraldı diye açıklamalar yaparken zanlı herhalde polislerin kendisini yakalayacağından ümidi kesmiş olacak ki İstanbul'un göbeğinde teslim olayım bari diyip çıktı ortaya.

Olayın netice kısmı da son derece ilginç. Zanlının ailesinin avukatı 1 gün önce vekalet alıp zanlının da avukatı oluyor ve teslimiyet gecesi kimden geldiği bilinmeyen bir telefon bu avukata "zanlı şurda yolun kenarında git ordan al" diyor, avukat da hiç şaşırmadan hayhay deyip alıyor. Zanlı da aç olduğu için götürüp sucuk ekmek yediriyor ki bu sucuk ekmeğin de olayı canlı izlerken en az 30 kere tekrarlanmış olması bu teslimiyetin haber değerini yiyip bitiriyor. Olay da başbakanın içine dert olmuş ki herhalde o da çıkıp "olay yürekleri dağladı" gibi klişe bir açıklama yapıyor.

Son aşamayı irdeleyecek olursak zanlı yakalanırken "babamın çok üstüne gittiler onun için üzüldüm" diyerek evcimen ve aile dostu bir karaktere bürünüyor. Teslimiyet zamanı da maktülün ailesinin saçmalamaya başlayıp halkın tepkisini çekmesi ve basının ilgisinin azalmasına denk geliyor ki bu da zanlının avantajına bir durum gibi görünüyor. Ayrıca zanlı kendi teslim olması ile bunca zaman yardım ve yataklık edenleri bir anda ikinci plana atılmış gibi oldu. Zanlı ağzı var dili yok haliyle suçunu kabullenmiş gibi görünüyor ayrıca sebep olarak da kıskançlık diyip olayı istemdışı yapılmış bir cinayete benzetmeye çalışıyor. Bu esnada maktülün annesi de basın mensuplarına neşe ile gülücükler saçarak çukulata ikram ediyor. Ayrıca tahmin ediyorum ki maktülün aile bireyleri katılacakları program başına para alıyor ve olabildiğince çok görünebilmek adına her aile ferdi ayrı bir kanala çıkmış.

Yalandan bir gündemin daha sonuna gelirken 197 gün boyunca ülkenin anahaber bültenlerinin en az 10 dakikasını alan bu olayın çözülmesi ve zanlıların yakalanması sevindirici ancak maktül ailesinin saçma sapan davranışları ve soruşturma süresince sergilenen amatörce tutum da son derece düşündürücü.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin