İnsanoğlunun yumurcaklığı

4 Nisan 2010 Pazar

İstemezdim ki 222. yazımda böyle dertli bir şekilde çıkayım karşınıza sevgili okur. Gelin görün ki vize haftası arifesinde işi gücü bıraktım da buna dertlendim. Şimdi rica edicem biri gelsin bana 1 nisan'ın olayını anlatsın. Misal hep düşünmüşümdür anneler günü var babalar günü var da evlatlar günü neden yok, nedir bu çekirdek aile içindeki ayrımcılık diye. Ya da daha faydalısı "özel gün bulma günü" olsa en faydalısı olur. O gün herkes oturup "19 ocak da öğrencilere yardım destek günü olsun" falan gibi fikirler üretse keşke fena mı olur? Yeterli bir oy sağlandığında da gerçekleşir o günler. Ama 30 bin yıllık insanlık tarihinin geldiği son nokta bu. İşi gücü bırakıp şaka yapmak için birgün belirlemek. İnsanoğlunun şaka merakı bizim insanın yaratıcılığı ile birleşince çok enteresan sonuçlar çıktı.

En büyük kıvanç kaynağım bu 1 Nisan'da yine hiçbir yumurcaklığa maruz kalmadan atlattım. Çünkü evimden çıkmadım. Şaka korkusu insana neler yaptırıyor buyrun görün işte. Ayrıca bir de kindar bir insanımdır. Biri bana bir şaka yaptı mıydı bin beterini ona yapmadan rahat edemem. Zaten şaka denen şey göreceli bir hadise olduğu için bir insanı yakasından tutup balkondan atsam arkasından "bir nisan" diye bağırma yetkim varmış gibi hissediyorum. Neyse ki evden çıkmadım da yorgun yılgın halimle şakalarla uğraşmak zorunda kalmadım. Ayrıca buradan da nereye başvurmak gerekiyorsa oraya başvuruyorum bu 1 nisan günün kaldırılması için.

En fenası da şaka yapmaya çalışan öğretim görevlileri oluyor. Şu diyaloğu kaç kere yaşamışımdır hesabı yok ama haala yapılır.

-Günayın çocuklar nasılsınız
-...
-Hadi çıkarın kağıtları yazılı yapıyorum, ehehe
-...
-1 nisaan, hadi yırttınız yine şaka yaptım, yok sınav, ehehe
-...

En acı durum da öğrencilerin büyük bir olgunlukla hocanın bu olgunluktan uzak tavırlarını olgunlukla seyredip ona birşey söylememeleridir. Hoca da hocalığın ilk vazifelerinden birisi olan şaka yapma gerekliliğini yerine getirmenin verdiği haklı gururla derse devam eder.

Hocalara yapılan şakalar nispeten daha keyifli oluyor. Misal lise yıllarımdaki bir 1 nisanda bahçede 2 saat boyunca top oynadıktan sonra camdan "evladım gelsenize derse" diye seslenen hocaya "bir nisan hocam şaka yapıyoruz şuan biz" dediğimiz de oldu. Anadolu Lisesi hocaları bu konuda yeterince deneyimli değildi.

Bir kere de merak ettim acaba Fen Liselerinde nasıl oluyor bu olay diye bir Fen Lisesinde okuyan bir arkadaşa sordum "yahu siz şimdi böyle çalışkan falan adamlarsınız da hiç şaka yaptığınız olmadı mı?" diye. Olmuş. Ama olmaz olsunmuş. Şöyle ki koku bombası alıp bir heves tahtanın önündeki tebeşirliğe dökmüşler, sonra güç bela hocayı beklemeye başlamışlar. Hoca gelmiş kapıyı açmış koklamış, gitmiş, gaz maskesiyle gelmiş, son derece sakin bir şekilde dersi anlatmaya başlamış. Hal böyle olunca bu Fen Liseliler de tövbe etmiş şakasal olaylara.

Bir de kavgaya şaka süsü vermek var ki o 1 nisan olayının ne kadar boş birşey olduğunu gösterir. Şöyle ki 1 nisanda futbol maçı yaparken (tabi yine lisedeyken) kafa topuna çıkacak bir arkadaşın beline sarılıp bir güzel kündeye getirdikten sonra "bir nisan" deyip uzaklaştım. Sonrasında da türlü sevimsiz fiziksel şiddet içeren hareketler birbirimize uygulayıp sonrasında da "bir nisan" diyerek o maçı dar ettiydik birbirimize.

Bir de şaka iki kişi arasında kalında kabul edilebilir oluyor da tüm ülke izleyince çok fena değil mi? Misal futbolcu Sercan Yıldırım'a mikrofon uzatmışlar. "Bir takım öne geçince topuk pası gibi hareketler ceza getiricekmiş ne diyorsun?" diye sormuşlar garibim Sercan da saf gibi bu saçma soruyu ciddiye almış cevap vermelere açıklama yapmalara doyamamış. Şimdi bu adam ilk maçta bir gol kaçırdığında "ne apti adam la bu da" demiycek mi onu izleyenler.

Bir de şakanın nerelere gideceğini hesap edemeyenler var. Misal yine güzel yurdumdan bir kadın kocasını aramış "evi silahlı adamlar bastı" demiş. Adam da biçare polis imdatı aramış. İmdat polis de durur mu olay yerine gidilmiş, kadın da şaka yaptım diyince ikisi hakkında da "yalan beyanda bulunmak ve adli mercileri oyalamak"tan işlem yapılmış gönderilmiş.

Konu şaka olunca mevki sıfat da dinlemiyo. Koskoca yerel gazete (hem koskoca hem yerel işte sen düşün) şaka yapıp da o şehrin milletvekillerinin trafik kazasında öldüğünü söyler mi? Bizim ülkede söylüyor işte. Peki o milletvekillerinden birinin çocuğu o gasteyi aldığında üzüntüden inme inse hesabını kim vericek. Bu 1 nisan'ı kim bulduysa ve kim böyle hayvancıl bir noktaya evirdiyse o vericek heralde.

Tahminimce en büyük ızırabı da o gün doğanlar yaşar herhalde. "Zaten doğumgünü bu adam neşelidir şimdi şakanın dibine vuralım ne kadar yumurcaklık varsa eksik etmeyelim" diye acı biberli pastalar mı yedirirler patlayan mumlar mı dikerler pastasına bilemem ama rahat yüzü görmez tahminimce bu arkadaşlar. Ben olsam mahkeme kararıyla bir gün sonraya aldırırdım doğumgünümü.

Bir diğer 1 nisan'ı kazasız belasız atlattığım bu günlerde hepinize şakasız günler diliyorum sevgili okur.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin