Şöyle böyle #17

24 Ocak 2010 Pazar

Nasılız sevgili okurlar? Beni soracak olursanız (ilkokul çocuğu mektup girişi) final haftası belimi büktü. Uyanması gitmesi gelmesi falan büyük dert. Kafamı okul bu kadar kurcaladığı için haliyle bugün de okul tandanslı bir şöyle böyle ile karşınızdayım.

  • Ders sonlarına doğru hocalar "sormak istediğiniz birşey var mı?" diye sorunca evet diyen öğrenciye sınıfça duyulan o kümülatif nefreti başka hiçbir yerde bulamazsınız. Evet ben de nefret ederim. Hoca dersi bitirmeye çalışıyor, bu adam hala soru sormaya çalışıyor. Soracağı şeyin de sınavda çıkmayacağı belli. Yine de sorar.
  • Sınavdan sonra soruları konuşanlara olan nefretimi geçen yazılarda yazmıştım. Doyamadım bir daha yazıyorum. Hatta etrafımda görünce de bütün neşelerini bozarım. Yanlarına sinsice sokulup "olum yarın da murat hocanın sınavı var ha kesin çok kazık soracak" derim ve konuyu değiştirmiş olmanın verdiği haklı gururla uzaklaşırım.
  • Eskiden bir de hocaya ödevi hatırlatanlar vardı. Üniversitede pek yok öyle olaylar. Lisede falan olurdu bunlardan. Hoca "geçen hafta nerde kalmıştık" diye sorduğu anda ödev konusunu açarak atlardı öne.
  • Eskiden kar daha acımasız yağardı sanki baya baya tatil yapardık kardan ötürü. Şimdi her yağdığında bir ümitleniyorum okulun web sitesine falan bakıyorum ama sonuç hüsran oluyor. İşin kötü tarafı da şu dağda yaşadığım için evden çıkıyorum belime kadar kar var (abarttım lan en fazla 3-4 cm. işte) otobüse binip medeniyete iniyorum oralara hiç kar yağmamış bile.
  • Kar demişken aklıma geldi. Tosun bünyemi taşıyabilmek için mecburen 48 numara olan ayaklarıma uygun bot bulamadığımdan haala kaykay ayakkabısıyla dolaşıyorum sevgili okur. Çoraplar sırılsıklam oluyor eve gelene kadar. Anladın dimi mağduriyetimin nasıl olduğunu.
  • Sınava elinde suyla şekerle falan girene de uyuz olurum. Topu topu 1 saat sınav. Sanki ölecek misin o 1 saatte susuzluktan da böyle saçma saçma hareketler yapıyorsun. Ben bunu da denedim acaba bir işe yarar mı diye. Lisedeyken bir sınava gofret ve su alarak girdim. Baktım sorular benim bilgimi aşıyor, kendimi gofretin içindekileri okumaya kaptırmışım. 20 dakkası öyle geçtiydi güzelim sınavın.
  • Üniversitedeki sınavlarda da başka bir durum mevcut. Eğer ki derste çan uygulanıyorsa (puanı en düşük 5-6 öğrencinin kaldığı sistem) sınavda cin kesilirim. Misal 15 dakika içinde çıkanları sayarım "aha bunlar kesin boş kağıt veriyor" diyerek. Sonra etrafımdaki tembelliği tescilli adamların kağıtlarına bakarım çaktırmadan. Onlar da birşey yazmamışsa rahat ederim, bunlar kalır ben geçerim diye sevinçlenirim. İşte çan sistemi insanı böyle şerefsiz yapıyor.
  • İnsanı böyle şerefsiz yapan başka bir unsur da defterdir. Bütün bir sene boyunca halı sahalara konserlere çağırılmayan o çalışkan gözlüklü tıknak mühendis adayları vize final dönemi geldi mi kral olurlar. Defterlerinden 2 fotokopi çekilicek diye saçma bir babacan tavırlara falan bürünürler. Bu garipler de defterleri kadar var olabiliyor işte anca.
  • Sınavlarda bir başka pis sorunsal da çıkmak ya da çıkmamaktır. 2 saatlik sınavın 1. saatinin sonunda yapabileceklerinizi yaptınız diyelim. Eğer çıkarsanız ileri dakikalarda gelebilecek olan potansiyel kopyaları elinizin tersi ile itmiş olursunuz. Eğer çıkmazsanız da insanların ikinci kağıdı istemesi ve doğru yaptığınız şeylerden tereddüt edip değiştirmeniz gibi tatsız sonları olan durumlarla mücadele etme zorunluluğu vardır.
  • Kopya çekmek de sanattır. Buna karşı çıkana sabaha kadar tartışırım. Sırf adam gibi kopya çekebileyim diye üniversite 1. sınıfın sonunda 4.5 miyop olan gözlerime ver ettirdim lazeri de düzelttirdim. Şimdi atmaca gibi 10 metreden grafiklerin kopyasını çeken biriyim. Ayrıca kopya çekerken teknolojiyi kullanan adamlara da saygım sonsuzdur. Cep telefonu olsun hesap makinası olsun hepsi gerektiğinde sınıf geçirten aygıtlardır.
  • Bu arada okul bütün gün boşken bu hafta olacağım 3 sınavın hepsini sabah 9'a koyan okuluma burdan selam etmek istiyorum. Hiç vicdanınız yok mu olum sizin?

4 yorum:

Adsız dedi ki...

bizim okuldada sözde çan var lakin gecebilme adına vize+finalden asgari 40 ortalamayı yakalamak gerekiyor.Handikaplı çan eğrisi gibi bişey yani.

Parahuman dedi ki...

sizin durum da kötüymüş sayın ganha... ayrıca bloguma 200. yorumu yazan şanslı okur olduğunuz için en kısa sürede size tarafımdan bir filibe köftesi hediye edilecektir :D

Adsız dedi ki...

o kadar mesudum ki! anlatamam efenim. pek bir bahtiyar oldu müteesir yüreğim. basın mensuplarıda katılacak mı?

Parahuman dedi ki...

şimdi new york timestan aradılar onlar da geliyormuş...

Blog Widget by LinkWithin