Keyfimi kaçıran dozer

19 Ocak 2010 Salı

Sevgili okur bilmem sana da olur mu ama bazı günler direk uyandığım anda bilirim ki bombok bir gün olacaktır o. Ne kadar uyumuş olsan da uykunu alamamışındır o gün mesela, gizli bir güç seni tekrar yatağa çeker adeta "la olm boşver bugün çıkma dışarı kesin kötü bişeyler olacak" dermişcesine. En kötüsü de o gün mutlaka halledilmesi gereken birşey olduğu için dışarı çıkma zorunluluğu olan bir günde sabah bu hissiyatı yaşamaktır. Evet sevgili okur doğru tahmin ettin, bugün benim için tam da böyle bir gündü.

Yaşına hürmetimden ötürü hakkında kötü birşey yazmak istemediğim otomobilime atlayıp sınavın 2 saat öncesinde okulda olacak şekilde yola koyuldum. O esnada da "bugün okulda kesin şöyle böyle olur da başıma bir iş gelir" diye fikirler yürütmekteydim. Ancak musibet daha ben okula varamadan çıktı karşıma. Normal bir günde yaklaşık 20 dakikada gittiğim yolu bugün 1 saat 10 dakikada gittim. Esas konu da geç kalmam değil aslında, geç kalmama sebebiyet veren süreç. Yoğun trafiğin içine girdiğimde anlamıştım ki ileride bir kaza ya da benzer bir durum var.

Bu noktada benim kaza durumu ile ilgili bildiğim şeyi anlatmak isterim. Benim bildiğim kadarıyla kaza süreci iki arabanın çarpışmasıyla başlar, sonrasında da sırayla önce ambulans, sonra trafik polisleri gelir ve hasarlı arabaların yoldan kaldırılmasıyla olay biter. Bugün gördüklerim ise biraz enteresandı. 3 şeritli yolun en sol şerifinde biri dönmüş olmak üzere çarpışmış iki adet çok hasarlı kamyon (evet daha önce demiştim kamyonlar İstanbul'da artık sol şeritten ya da orta şeritten gidiyor diye) bulunuyor. Benim trafikte geçirdiğim toplam süre, kaza yerinin yanından geçene kadar 50 dakika falan civarında. Bu 50 dakikanın son 10 dakikasında olay yerine 2 tane ambulans emniyet şeridinden hızlıca geçtiydi yanımdan. Peki ambulans ve polisten önce olay yerine ne gelmişti dersiniz. Dozer. Evet yanlış duymadınız dozer. Kaza yapmış kamyonlardan birinden yere dökülmüş olan (döküldüğü yer de kendi şeridinde kalıyor, trafiği engellemiyor yani) kiremit ya da tuğla benzeri toplayıp kaza halindeki kamyonlardan birisine geri dolduruyor.

Benim de kafam karışmıştı sabah haliyle. Acil dozer hattı gibi birşey olması gerek ki ambulanstan önce gidebilsin. Ayrıca olay da bir hastanenin (baya 20 katlı falan kocaman devlet hastanesi) 500 metre ilerisinde oluyor. Şimdi ambulansları mı yersem, yoksa o araçları yoldan bu kadar süre çekmemiş olan polisleri mi yersem yoksa dozeri mi övsem bilemedim. En nihayetinde bu kadar süre bir dozerin kiremitleri kamyona geri doldurmasını beklemiş oldum işte. Kültürümün başkenti olan İstanbul'dan hepinize kazasız dozersiz günler diliyorum sevgili okurlarım.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin