İçimden geldiği gibi

8 Ağustos 2010 Pazar

Nasılız sevgili okur? Şu blog hayatımın en konusuz yazı başlangıcımı yapmış bulunuyorum. İstanbul'un 35 derece ısısında (televizyonlar hissedilen sıcaklığa 45 falan derken kimse gelip benim hissettiğimi sormadığı için burdan meteorolojiye en az 55 hissettiğimi belirtmek isterim) laptop başında yarına yetiştirmem gereken projeyle cebelleşirken daralıp bir internete bakayım dedim. Dedikten kısa bir süre sonra da aklıma blogum ve kısa süre içinde bloguma yazmam için etraftan gelen ve ardı arkası kesilmeyen baskılar (yok aslında öyle bir baskı falan ben uyduruyorum) geldi. Şöyle bir gireyim bakayım dediydim ki blogumun 1 yılı devirdiğini gördüm. Bunun üzerine "aman ne güzel" tandanslı iki sevinç cümlemden sonra farkında olmadan 1 sene önce yazdığım şeylere tıkladım. Tıklamaz olaydım. Şunu gördüm ki geçen sene de bir yaz okulu sonrası sıcaktan bezmiş yılgın bir adam yazıyorken değişen hiçbirşey olmamış. Bir an için oturup "nan yoksa benim hayatımda hiçbirşey değişmiyor mu" diye düşündükten sonra farkettim ki bir bekar evi hayatına geçiş yapmam dışında değişen neredeyse hiçbirşey yokmuş. Bekar evi hayatına geçince ne oluyor diye merak edenler için de söylemek isterim ki eğer benim gibi günün %40'ını uyuyarak %60'ını bilgisayar başında geçiren biriyseniz arasıra bulaşık yıkamak ve biraz daha aç yaşamak dışında hiçbir fark yok. Tabi yaz olduğu için herkesin tatilde olması da eklenince ben de aynen geçen yaz olduğu gibi sıkılıp bunalıp iş arayarak bir yaz daha geçiriyorum. Bu yaz önceki yazlara nazaran sıkılmak için daha fazla sebeplerim olduğundan kelli çekilmez oldu bu dönem ve içimden geldiği gibi yazayım dedim.

2 yorum:

Asuman Yelen dedi ki...

Her biri bir öncekinden mutlu nice yıllara diyorum.
Çok özlemişim leyn...

Parahuman dedi ki...

teşekkürler ediyorum ifinim, gelin görün ki kimsenin hayatınla öyle bi mutluluk artışı olmaz sanırım... iniş çıkış dolu olur hayatlar genelde... tabi umarım sadece artsın mutluluklar

Blog Widget by LinkWithin