Şöyle böyle #36

2 Mayıs 2010 Pazar

Size karşı yüzüm yok okurlar. Kaç zaman oldu birşeyler yazamıyorum. Gelin görün ki hayat yorucu. Koşturmacalardan koşturmaca beğeniyorum. O kadar yoğunmuşum ki, şimdi farkettiğim üzere bunca gündür şöyle böyle kağıdıma aldığım not bile yok. Bakalım şu an aklıma gelenlerden neler yaabileceğim.

  • Şu dünyada yeni çıkmaya başlamış ergen bıyığı kadar itici birşey yoktur herhalde. Ama o ergen için de ne büyük gurur kaynağıdır. Örneğin ben hatırlarım lise yıllarımda sakallar iyice coşunda müdür yardımcısı para verip berbere yollardı birkaç kıllı ile birlikte beni. Biz de saç sakal düzelttirip sonra kahvaltı falan edip dönerdik okula. İnceden hoşuma giderdi bu sakallı olma durumu. Şimdi sıfatımda 2 kilo kıl olmadan traş olmaya üşenir bir adam oldum. Ama kışın süper oluyor. Saçlar da uzun olunca doğal kar maskesiyle dolaşıyormuşum gibi adeta.
  • Birkaç kişinin oturup çay içtiği bir masada biri çay bardağını kaldırırken çay tabağının da bardakla birlikte yapışık yükseltiğini gören ve düşüp çıkaracağı o ani sesi beklerken gerilen adamlardan birisiyim ben. Böyle bariz bir ayrım var mesela. Fevri çekilde bardak kaldırıp sonra tabağı düşünce irkilenler ve bunun farkında olup gerilimle bu olaya dikkat edenler şeklinde.
  • Çay diyince de kışın insanın içini ısıtır denir, yazın da harareti alır derler ya, ikisi de büyük yalan. Bu lafları çıkaranlar bir dönemin çay üreticileri değilse ben de daha birşey bilmiyorum demektir.
  • Bu arada NBA severlerin en keyifli dönemleri olan play-off'lar başladı. Ancak hiç aklıma gelmezdi ki hakemler yüzünden gecenin bir körü izlemek için beklediğim maçın ikinci yarısında kahır bela televizyonu kapatacağımı. Ertesi gün okul varken uykudan fedakarlık edip gecenin bir körü oturup maç izlemek bile yeterince pis bir hissiyat zaten.
  • Survivor diye bir yarışma vardı bir zamanlar. İki grubu birer adaya atıyorlar, en ıssızından. Sonra türlü yarışmalar yaptırıyorlar falan. Yeni versiyonunda da erkekler ve kızlar diye 2 ayrı takım yapmışlar. Kızların adasındaki bir diyalog beni benden aldı. Açlıktan iguana yeme derecesine gelmişler uzaktan uzaktan kesiyorlarken iguanaları biri çıkıp "bunların eti şimdi beyaz et mi kırmızı et mi" diye sordu. Öyle hayatta kalma ortamı falan yalan oldu bir anda tabi. Issız adada kalmış insan yiyceği etin rengini mi merak eder?
  • Şu dünyada boyun tutulması kadar can sıkıcı şey azdır. İnsanın sosyal hayattan çekilesi gelir ama ona da izin vermez boyun tutulması. O yüzden bir kat daha sevimsizdir. Robocop gibi gezdirir adamı sosyal ortamlarda. Hele bir de yapılan ani hareketler sonrası yaşanan o sevimsiz acı en beteri.
  • Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım gaza gelmiş, "blog açıcam parahuman, duydum ki sen blog alemlerinin en yücesiymişsin, onbinlerce okurun varmış, var gel bana yardım et teknik konularda" deyince ben de hayhay diyip başlıca adımları anlatmaya geldim. İsim falan kararlaştırıldıktan sonra uygun bir site gösterip bir tema seç diyince adam o kadar güzel bir tema seçti ki resmen kıskandım. Zaten temayı değiştirip değiştirmeme konusunda türlü tereddütler yaşıyordum. Gel gör ki taklitçilik yaptın demesin bu adam bik bik konuşmasın diye alıp onun temasını da koyamadım bloguma. Bu sefer de adam bir haftada 4 yazı yazdıktan sonra bakmaz oldu bloguna. Daha bir uyuz oldum. Adını bile ben bulduydum nan o blogun. Merak edip o bloga bakmak isteyenlar olursa bu kelimeye tıklayabilirler.
  • Bir öğrencinin en büyük ikilem okula gideceği günden önceki gece erken yatmakla geç yatmak arasında yaşadığı ikilemdir. Erken yatınca hem bütün gece uyuyunca boşa gitmiş gibi oluyor, hem de sabah 7de kalkınca zaten insan kaçta yatmış olursa olsun uykusunu alamamış olacak. Geç yatınca da ertesi güne baş ağrısı ile başlanır ilerleyen saatlerde herşey daha da berbatlaşır ki bir de sonraki günün devamında erken yatma garanti olur. Nice analistler çözemedi bu ikilemde hangi hamlenin doğru olduğunu ben mi çözücem diyip bir gece geç bir gece erken yatmayı tercih etmişimdir ben hep.

2 yorum:

littleiv dedi ki...

hayır belki kırmızı et yiyemiyordur kız ondan somuştur :)

Parahuman dedi ki...

en iyi ihtimalle kırmızı et olduğunu bildiği şeyleri yiyemiyordur :D bu durumda da sormadan yemesinde sorun yok :D ayrıca ıssız ada lan orası... mor et olsa yerim ben :D

Blog Widget by LinkWithin