12 Nisan 2009 Galatasaray Fenerbahçe maçı

15 Mayıs 2009 Cuma

maçı 27. dakikasından itibaren izleyen birisi olarak aklımda kalanları saymam gerekirse şöyledir ki:

-deivid büyük maçlarda uzaktan gol atmadığı taktirde pek bişey yapmıyor
-lincoln denen abi kendini yere attıktan sonra bir de kart ister ama bu 2 olay için de kart görmez
-lugano denen abinin kafası bozulursa kafa atabilir
-sabrinin olduğu yerde hep bir olay çıkar, bir ara roberto carlosla papaz oldu sonra bir ara emre'nin gırtlağını sıktı ama o da kart görmedi
-türk takımları rakibi baskı altına alma işini de savunma işini de belirli kurallar çerçevesinde yapmıyor, hele ki 60. dakikadan sonra orta saha kalmıyor ama bir şekilde top ceza sahasının içine bir takımın kontrolünde duramıyor.
-selçuk denen abi bu takımın kralı ya da en önemli futbolcusu falan heralde ki çıkarken direkleri falan tekmeliyor, sonrasında uslu uslu yedek klübesinde oturur o ayrı
-türk futbolcu küfür eder, kameraların yakın çekimleri sırasında emre belözoğlu, emre aşık, sabri ve ardanın birkaç kez bariz bir şekilde küfürleri okunabiliyordu.
-maçın hakemine efendi gibi bağırmadan bir şey sorunca verdiği kararın sebebini açıklayabiliyor
-galatasaray staında korner atmaya gidenlere su şişesi çakmak gibi şeyler atılabilir
-son dakikadaki kavga sırasında stada giren bir taraftar anca orta sahaya kadar koşabildi orda çevik bir güvenlik abisi tarafından yere serildi.
-eski çete elemanı olduğu söylenen kazım kazım kavga sırasında da cool tavrını bozmamıştır
-alt kattaki galatasaray taraftarı üst kattakiler o eklenti olan tribünün ön kısmına çıktığı anda tehlikeyi sezip arkalara doğru kaçışmıştır
-yere düşen futbolcuyu kaldırmak yerdeki yatanı sinirlendirebilir
-bir mevzu olduğunda bütün galatasaray futbolcuları olay yerinde belirirken fenerbahçede güiza ve volkan gibi bazı futbolcular olaylara karışmamayı yeğlemiştir
-semih olaylara girmesin diye ensesinden sertçe çektiği arda tarafından birkaç kere yumruklandıktan sonra yere kapaklanınca bir de kaleci ve genç bir defans oyuncusu tarafından ensesinden tutularak "vay sen misin böyle yere düşen" dermişçesinde silkelenerek ayağa kaldırılmış ancak sonrasında ardanın tekrar yanına gitme çabaları bazı fenerbahçeli futbolcular tarafından engellenmiştir, bir saniyeliğine ardanın yanına ulaşabilen semih ise ardanın ensesinden "bak koçum" dermişçesine tutup bişeyler söyledikten sonra yine takım arkadaşları tarafından ayrılmıştır
-lugano emreyi boğazından tuttuğunda emre biraz geriye doğru fırlayarak sırt üstü düşmüş kalkarken de burnunun etrafında bir miktar kan ile arz-ı endam etmiştir
-kavgaların son saniyelerinde kavganın kritiğini yapan emre belözoğlu ve ardanın yanlarında bir anda sabri belirmiş ve çırpınma benzeri bir takım olayları ile ortamı tekrar germiştir
-hakem etliye sütlüye karışmayayım mantığıyla bir takıma ne yaptıysa diğerine de aynı şeyi uygulamaya çalışmıştır.
-roberto carlos belki de ilk defa türkiyede eski sertlikte bir frikik vurmuştur ama kavga esnasında gümbürtüye giden bu vuruş kaleyi de bulmamıştır
-kırmızı kart gören bazı oyuncular kural hatası yaparak sahayı terketmemiştir, reklam panolarından maçı izlemeye devam etmiştir
-oyuncu değişiklikleri maç içinde hiçbir değişiklik sağlamamıştır
-maçın en sıradışı olaylarından birisi olarak semih gibi efendi uslu bir adamın kariyerinin ilk kırmızı kartını görmüş olması söylenebilir

evet bu kadar aklımda kalan şey arasında çok azı futbolla alakalı ve onlar da hiç güzel detaylar değil. bu maça bakıp takımının kötü oynadığı için sinirini bozanlardan çok kavga kısmını hatırlıyıp ona sinirlenen onlarca taraftardan biriyken olayın bir futbol müsabakası olduğu. isterse bir takım diğerini eşek sudan gelinceya kadar dövsün ne 3 puanı alır ne şampiyon olur. bu olaylar yüzünden verilecek cezalar da zerre skimde olmayacaktır çünkü 5 yıl sonra herkes bu kavgayı ve atılan yumrukları değil kavga esnasında atılan tekmeleri yumrukları hatırlar. iki takım da istediğini alamadı maç da bi boka yaramadı bir de üstüne bunca rezil olay kaldı izleyenlerin elinde, en azından birileri futbolun bu izlediğimiz şey olmadığını anlar ve bu olaylar yüzünden takımını savunmanın ya da başka bir takımdan nefret etmenin ne kadar yersiz olduğunu anlar diye umuyorum.

sahadaki futbolcuların "şu adamın üstüne yürüyeyim de taraftar ne delikanlı adam olduğumu görsün" mantığı ya da seyircilerin "vur kır parçala" tezahüratının mecazi olmayan anlamanı istemesi neticesinde bu olaylar bir döngü içinde birkaç yıl içinde şiddeti bir sinüzoidal dalga şeklinde eksilip artarak tekrar tekrar yaşanacaktır. tek endişem türk futbolundaki bu "abi" kavramının içindeki şu zamanın genç futbolcularının da bugün sahada izledikleri abilerini örnek alacak olması ve otomatik olarak bu sistemin içinde onların da önümüzdeki senelerde nice tekmeler yumruklar atacak ya da yiyecek olması.

tekrar vurgulamak gerekirse en azından taraftarlar bunun futbol olmadığını anlarsa takımlar da bundan sonra hır gür çıkarmaktan çok gol atmayı hedefler.

0 yorum:

Blog Widget by LinkWithin