Şöyle böyle #44

30 Ocak 2011 Pazar

Yeni yılın en geç yazılan ilk blog yazısıyla karşınızdayımdır herhalde sevgili okur. Hem de bu sefer yalnız da değilim. Şu an karşınızda ben, öğrenci benliğim ve kurumsal kimliğim ile bulunuyorum.

  • Yeni yıla kafamda o trafik sıkıştığında satılan ışıklı noel baba takkesiyle girdim. Nasıl da üşengeçmişim ki onları hala bir yere kaldırmadım. Evimin balkonunun üstünde nazikçe duruyorlar hala.
  • Son 2 aydır çalışan bir insanım. Hatta 2 farklı işte. Bu yeni işim baya büyük kurumsal falan bir ortamda ama şimdi afişe olmayayım diye söyleyemiyorum. Kurumsal ortamlar da çok enteresan, herkesin suratında aynı pişkin ifadeli sırıtışmalar selamlaşmalar faln. Düşününce ilginç geliyor.
  • İlkokul 5. sınıftan sonra ilk defa bu ay servise bindim. Ne güzel şeymiş. Herkes sözlemiş gibi eş zamanlı uyumaya başlıyor falan. Şöfer de bu kadar fantastik olmasa daha rahat uyunur gerçi ama buna da razıyım diyelim.
  • Bu hafta da sözleşme imzaladım iş yerimle. La ne anlaşılmaz cümlelermiş onlar. Yarın öbürgün 4-5 abi elinde sopalarla gelip "arkadaşım dövmeye geldik sözleşmede yazıyodu" dese hayhay derim boyun eğerim. O derece bişey anlamadım yani sözleşmeden.
  • Bütün firmalardaki insan kaynakları ekibi aynı gibi geliyor. Hep aynı tipler hep aynı tavırlar falan.
  • Her sabah 1. köprüye giderken bir simitçi görüyorum. Ama organize simitçi. Meyve suyu falan da satıyor. Birinden duyduğum yoruma göre üniversite mezunuymuş, iş bulamayınca vermiş kendini otobana. Ben işini bu derece severek yapan birini daha görmedim bu arada. Hoplaya zıplaya gitmeler, abartılı hareketlerle simit uzatmalar falan. Çok acayip bir adammış.
  • Ofisteki kahve makinası da çok fonksiyonlu. Ama kullanamadım bir türlü. Kartımı uzatıyorum tepki vermiyo, kahve ver diyorum kısıtlı tepkiler veriyor. Karta bir şekilde para falan yükletmek lazım herhalde de çözemedim öyle teknolojik işleri. Kahvelere hasret kaldım iş yerinde.
  • Öğrencilik olayımda da son viraja yaklaşırken tez yazıyorum. Çok pis bir işmiş hakikaten. Şimdiye kadar tez yazarken cinnet geçiren kaç öğrenci varsa hepsinin acılarını bir bir paylaşıyorum.

Blog Widget by LinkWithin