Şöyle böyle #40

15 Eylül 2010 Çarşamba

Göz açıp kapayıncaya kadar gelmişiz 40 numaralı şöyle böyle yazısına. Aslında hiç de göz açıp kapayıncaya kadar falan değil bence. Kaç zamandır yazıyorum işte baya baya. Parmaklarıma kramplar girdi klavye başında size güzel yazılar sunayım diye sevgili okurlar. Bir müddet daha abartırsam inanmayacağınızı düşünerek hemen ilk madde ile başlıyorum sevgili okur.

  • Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem ama yaz mevsimi sonlarına doğru MSN'deki kişi sayısında patlama oluyor. Tatilden dönmenin verdiği teknoloji açlığı ile demek ki insanlar veriyor kendini sanal ortamlara.
  • Yıllar yılı böceklerden çekmiş birisi olarak çözüm çok yakınımdaymış. 90'lı yılların sonunda popüler olmuş ayaklı lambalar vardı, acımasızca bir ışık saçan. Halojen lambalı. Gözlemlediğim kadarıyla ilk temas anında böceği simsiyah edip atıyor bir köşeye. Böcekler de ışığa gittiği için bana da bu neşeli çekişmeyi izlemek kalıyor.
  • Wii diye bir oyun aleti var, televizyona falan takılan. Yanlız şöyle bir durum var ki, elinize bir zımbırtı alıp onu sallıyorsunuz, ekrandaki herifçik de ona göre elini kolunu falan sallıyor. Siz siz olun bu Wii'yi çok ciddiye almayın canlar. Bir anda evin ortasında hoplaya zıplaya tepişen, elini kolunu sallayan 2 tane adam oluyo bir anda. Sakin sakin oturduğunuz yerden oynayın.
  • Okulda yıllar yılı gidip okey batak oynadığım adamların 5-6 sayfa CV'si olması çok enteresan. Bakınca birşey de yazmıyor aslında "üniversite boyunca profesyonel ödev yapıcılığı ve hocalara saygı gösterisinde bulunuculuğu" gibi saçma saçma şeyler ama ilk bakışta "lan bu adam bu kadar şeyi nasıl yapmış" dedirtiyor insana.
  • Yemeksepeti sağolsun Pavlov'un köpeği oldum adeta. Ne zaman dışardan bir scooter sesi gelse ağzım falan sulanmaya başlıyor.
  • Bir insan kıyafet alışverişinden tırsar mı? Ben tırsıyorum işte. Çok büyük bi eziyet yahu, dükkana gidilecek, modellere falan bakılaca, üste denenecek. Kış mevsiminin gelmesinden de mütevellit geleneksellemiş 4 yılda bir yaptığım kıyafet alışverişine girecek olmak şimdiden ürkütüyor beni. Bir dükkanda kazaklarla polarların arasına yığılmış kalmış bi şekilde görüyorum kendimi şimdiden. Düşünmesi bile kabir azabı gibi adeta.
  • İlkokuldaki elimize kramplar girmesini sağlayan güzel yazı dersi şimdiye kadar işine yaramış birisi var mı acaba?
  • İlkokul diyince de bir de yerli malı haftası geliyor aklıma. Hiçbişey anlamamıştım ben ondan. Her zaman yediğimiz elmayı muzu daha bir kıymetli gibi okula getirip yiyorduk o haftada galba. Ben ise millete şaka yapmakla meşguldum "naber len yerli malı" gibisinden.
  • Moment of truth diye bi program var Amerikan televizyonlarında. Birini yalan makinasına oturtup sorular soruyolar, sonra eşinin dostunun önünde bi daha soruyolar, doğru cevap verince para kazanıyo. Bu yarışmayı Türkiye'de de denediler nasıl tutmadı anlamadım. Sunucusu da Reha Muhtar'dı hatta.

Üniversiteye yeni başlayacaklara tavsiyeler

6 Eylül 2010 Pazartesi

Yine yepyeni cin fikirli bir yazı dizisiyle karşındayım sevgili okur. Aynı zamanda dev bir hizmetle üniversiteye yeni başlayanlara adeta bir kullanım kılavuzu niteliğindeki bu yazıyla büyük kolaylık sağlamayı planlıyorum. Bu yazıyı da benim gibi bir veteran öğrenci yazmasın da kim yazsın diye içimden geçirmedim desem yalan olur.

  • Öğrencilik sürecinin en sosyal, neşeli ve rahat süreci olan üniversitede en dikkat edilmesi gereken hususlardan biri bir yandan da okul okunduğunun farkına varılmasıdır. Bunun en kolay yolu da hocalarla arayı iyi tutmaktır. Ancak bu sürecin en önemli adımı yalakalıkla, hocalarla arayı iyi tutmanın arasındaki o ince çizginin farkına varılıp yalakalığa kaymamaktır.
  • Üniversite başka bir şehirdeyse hayatı kolaylaştıracak birkaç önemli noktadan biri olabildiğinde çabuk eve çıkılıp yurt olayından kurtulmaktır. Bu noktada da seçilen arkadaşlar önemli olduğu için kısa sürede sosyalleşebilmek gerekir. Bunun dışında diğer önemli noktalar bulaşık yıkamaya kolay bir çözüm bulmak ve etrafta yemek yenilebilecek ucuz ve sağlıklı (öğrenci standartlarına göre) yerler bulabilmektir. Bu yemek yenebilecek ucuz yerler bulma kısmı sosyal haftasonu etkinliklerine katılırken cepte yeterli para kalmasını sağladığı için büyük öneme sahiptir.
  • Okula yeni girenler için gözlem yapmak kritik öneme sahiptir. Okul içindeki insanların yürüyüş güzergahları (genelde geç kalınan derslerde en kısa sürede derse ulaşmaya yardımcı olur), oturulabilecek yerler, hangi grupların neler yaptığı, kampüsün neresinde ne olduğu gibi hususlarda bilgi edinmeyi sağlar.
  • Öğrencilik hayatını kolaylaştırabilecek en önemli insanlar üst dönemlerde bulunabilir. Eski ödevlerin elde edilmesi ve olası sınav sorusu konusunda bilgi sahibi olan bu insanlara en kolay ulaşım şekli girilen bir dersi alttan alan bir üst dönem görülmesiyle olur. Ancak bölüme göre bu durum da risk taşıyabilir.
  • Üniversitelerin öğrenciyi öğrenciye kırdırmak adına icat ettiği en büyük sistem olan çan eğrisi, öğrencilerin birbirlerine şüpheyle yaklaşmalarına sebep olur. Bilmeyenler için bahsetmek gerekirse çan eğrisi (genellikle mühendislik derslerinde olur) sınıftaki öğrencilerin en düşük not alan belli bir yüzdelik kısmın kalmasını sağlayan sistemdir. Bu yüzden diğer öğrenciler de bazen bir potansiyel düşman olabilir. Bunun çözümü de 5-6 kişiden kalabalık olmayan bir arkadaş grubu içerisinde ders olaylarını halletmek ve daha ziyade iş bölüşümlü kopya çekmektir.
  • Çan eğrisindeki öğrencilerin birbirine olan bu sevimsiz yaklaşımında dikkat edilmesi gereken tek bir önemli husus vardır. Sınavlardan sonra "hiçbirşey yapamadım kesin 0 alıyorum" dedikten sonra iyi bir not almak sınıfın en antipatik insanı yapacağı için sizi bu sözden öldüresiye kaçmak lazım. Sınav çok kötü geçmiş olsa bile "ya yaptım bişeyler de bu hoca not vermez kesin" gibi nispeten yuvarlak cümlelere başvurmak, bu hoca öğrenci çatışmasındaki tarafınızın öğrencilerden yana olduğunu hissettirecektir sınıfdaşlarınıza.
  • Bu çan eğrisi konusu olsa da olmasa da üniversitede sınıfdaşlarla yapılan sosyalleşme belirli çizgilerle sınırlanmıştır. Zaten süreyle olacak gruplaşmalar olacağı için sosyalleşmek adına okulun diğer nimetlerine sarılmak gerekebilir. Bu konuda da okulun gruplarına göz gezdirmeye gelir sıra. Hobiler doğrultusunda bir grup seçilip (tercihen hobidaş bir arkadaşla (çünkü tek gitmek sıkıcı ve muhabbete girmekte zorlayıcı bir faktör olabiliyor bazen)) ilk toplantısına katılmak gerekir. İlk gidilen toplantının önemli noktası da heyecanlı idealist genç imajı çizip her şeye atlamaktansa biraz daha pasif kalıp gözlem yapmaktır.
  • Okul çevresindeki cafe gibi güzel mekanları bilmek her zaman için olumlu sonuçlar doğurur. Bu konuda da okulun eskilerinden tavsiye alınabilir.
  • Geniş çevre okul hayatını kolaylaştırır. Ancak herkesle abartılı samimiyete gerek yok. Staj yeri sorabilecek kadar samimi olduğunuz bir grup olsun, kopya isteyebileceğiniz samimiyette bir grup olsun, bir de sadece selamlaşacağınız samimiyette bir grup olsun yeter. İhtiyaçlara göre bu gruplar çoğaltılabilir.
  • Üniversitenin hobilerinizle ilgili birşeyler yapabileceğiniz son fırsat olduğu ihtimalini göz ardı etmeden bunların üzerine yoğunlaşın. Okul bittikten sonra ne olduğunu anlamadan bir süre "yaylalar yaylalar" diye koştuktan sonra sabah 9 akşam 6 çalışmaya başlayan birçok insan bu konuda güzel birer örnek teşkil ediyorlar.
  • Genellikle üniversite gençlerin hayatta ne yapmak istediğine karar verdikleri yer olduğu için yatay dikey çapraz her türlü geçişi yapmaktan çekinmeyin. İstemediğiniz birşeyi yapmak için çabalamak, 1 sene kaybetmiş olmaktan çok daha kötü bir durumdur.
  • Bilmediğiniz durumlarda (projeler ya da staj olayları gibi) grupla birlikte hareket edin. Staj gibi sevimsiz olayların bürokratik işlerini herkesle aynı anda halletmek her zaman faydalı olmuştur. Bazı şeyler eksik ya da yanlış olsa bile kalabalığın içinde kaynar gider.
  • "Şimdi uyuyayım sabah erken kalkar çalışırım" yalanına inandırmayın kendinizi. Son gece oturun paşalar gibi çalışın sabah da finale girin.
  • Okulların genellikle 14 haftalık 2 dönemden oluştuğu ve vizelerin 7. finallerin 14. haftaya tekabül ettiği düşünülürse 6. ve 13. haftalar dışında ders çalışmayın. Hocalar ders saatlerini doldurabilmek adına sınavda sormayacakları şeyleri anlatmayı severler. Buna hazırlıklı olmak lazım. Ayrıca zaten 3 haftadan önce çalışılmış şeyler genellikle unutulur.
  • Derslere gidin ama derse gitmek için hayatınızdan birşeyleri eksiltmeyin. Derse gidince de "madem geldik bari dinleyelim" diyip dinliyor insan bir şekilde. Yeter ki "nan derse geldik de acaba girmeyip bilmemkimlerle bilmemnereye gitsem ne pis eğleniyor olacaktım" diye düşünüyorsanız o dersten de pek birşey anlaşılmaz zaten.
  • Ders notu isteyecek insanları sene başında gözünüze kestirin ve iyi bir iletişim içinde olun.
  • Gireceğiniz sınavda kitap defter kapalı olsa bile son ana kadar elinizden düşürmeyin bu hayat kurtarıcı kağıtları.
  • Kopya çekin ama kopyayla yakalanmayın. Bunun için en güzel yöntemlerden birisi (özellikle mühendislik dersleri için) hafızası olan hesap makinasıdır. Okula girerken 100 tl verip alacağınız bir hesap makinası size birçok dersi geçirecektir.
  • Akademisyen olmayı düşünmüyorsanız mümkün olduğunda okul dışında hocalarla görüşmemeye çalışın.
  • Olur da hocalardan iyi bildiğiniz birşeyler varsa hiç çaktırmayın. Tez gıcık olurlar, gıcık oldular mı acımazlar.
  • Karşı cinse tepkisiz durmayın ama aşık da olmayın. Neler olacağı belli olmayabiliyor.
  • Finallere girmeden önce ortalama hesaplıyıp hangi nota ihtiyacınız olduğunu belirleyin. Önemli bir durumunuz varsa bu konuda hocayla konuşmaktan çekinmeyin. Ancak eğer öğrencilerin 9/10'u "sakın konuşma o hocayla" diyorsa bulaşmayın. Konuşacaksanız da final günü konuşmayın sinirli olurlar. Sonraki gün konuşun.
  • Okula girince verilen yönetmeliğe göz gezdirmekte fayda var.
  • Tek ders sınavına o kadar da güvenmeyin. Fırsatınız varken alın bütün alttan olan derslerinizi.
  • Özel bir okuldaysanız sizden para koparmak için birçok yolu deneyebilirler hazırlıklı olun.
  • Bahar şenlikleri diye bir olay var. Maksat şenlikse kaçırmamak lazım. Hakeza beleş içki yeme içme olunca şenlik de kendiliğinden oluyor zaten.
  • Dersleri geçmenin kilit noktalarından birisi fotokopicilerle arayı iyi tutmaktır. Hatta hele bir de bu fotokopicilerin telefon numarasını falan alırsanız büyük zaman kaybından kurtulursunuz.
  • Gitmeden önce batak okey gibi oyunları öğrenin. Her boş dersin vazgeçilmezleridir bu kısa süreli oyunlar.
  • Sınav tarihlerini internette gördüğünüz anda bir kağıda yazın cüzdana atın. Hem unutmazsınız hem de sizi keklemeye çalışan yumurcaklara karşı hazırlıklı olursunuz.
  • Ders kitaplarına bir ton para vermek yerine önce bir sahaflara bakın. Hatta daha da önce üst dönemlere bir sorun.
  • Seçmeli derslerdeki iki önemli kriter dersi veren hoca ve o dersi alan yakın arkadaşlardır. Dersin içeriğine dikkat etmeye çok gerek olmaz genelde.
  • Siyasi bir fikriniz varsa da çok belli etmemeye çalışın. Belli edince genelde dayakla sonuçlanıyor bu gibi durumlar.
  • Olur da hazırlık okumaya karar verirseniz derecelendirme sınavında mümkün olan en düşük notu alın ki en dandik sınıfa koysunlar sizi. Rahat rahat uğraşmadan geçersiniz hazırlığı.
  • 3. 4. sınıflara geldiğinizde kolay para için yörenin lise talebelerine özel ders vermeyi deneyin.
  • Adettir girilmeyen derslerde başkasına imza attırmak. Bu yüzden basit bir imza tercih etmekte fayda var.
  • Asistanları iyi tanımak ve iletişim içinde olmak fayda sağlayabilir. Genellikle asistanlar hocalar tarafından öğrenci, öğrenciler tarafından da hoca olarak görüldükleri için sosyal ortamları yok denecek kadar azdır. Bu sebeple onlara yaklaşım nispeten daha kolay olabilir.
  • Gideceğiniz şehrin yöresel yemeklerini en az bir kere deneyin. Böylelikle o şehre yeni gelenleri götürebileceğiniz, gezdirebileceğiniz yerler olsun. Ayrıca şehrin yöresel adetlerini ve yasaklarını da öğrenmekte fayda var.
  • Yeni bir şehirde öğrencilik durumlarında bayram gibi tatil fırsatları önceden takip etmekte fayda var. Erken alınan bir uçak bileti son anda alınan bir otobüs biletiyle aynı paraya gelebilmekte.
İlk etapta aklıma gelen bu naçizane önerilerimden gayrı aklına birşey takılan olursa her türlü soru ve cevaplarınız için yorum butonu emrinize amadedir.

Blog Widget by LinkWithin